Sonunda ak olan 8 harfli 667 kelime var. AK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da başında ak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BULANCAK
-
-
[isim]
Genellikle bulanık akan su
-
[isim]
Genellikle bulanık akan su
- HARCAMAK
-
-
[-i]
Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek
- "İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek
- "Bu beş ton demiri bu yapıya harcadık."
- "Bu yemek için bir saatimi harcadım."
-
Birinin değer ve onurunu kırıcı bir durum yaratmak
- "Bir delilik yaptı ve otobüsteki kız uğruna Arzu'yu harcadı." (Muzaffer Uyguner)
-
Manevi yönden kötü duruma düşürmek, feda etmek
- "Çoluk çocuğu uğruna kendini harcadı."
-
Yok olmasına, ölmesine sebep olmak
-
[-i]
Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek
- KIZIŞMAK
-
-
[nsz]
Yüksek bir dereceyi bulmak, çok ısınmak
-
Bitkiler, ıslaklık ve mikropların etkisi altında çürürken ısınmak
- "Ot balyaları kızıştı."
-
Hayvan, eş isteme zamanı gelmek, kösnümek
- "Aygır kızıştı."
-
Zorlu, sert, kızışık bir durum almak, şiddetlenmek, artmak
- "Politika münakaşaları ve birbirine yapılan şakalar bazen dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Hızlanmak, hareketlenmek
- "... oyun kızıştı mı kunduralarını atar, yalın ayak oynardı." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Yüksek bir dereceyi bulmak, çok ısınmak
- KONULMAK
-
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- "Yemeğe tuz konuldu."
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- SAĞILMAK
-
-
[nsz]
Sağma işine konu olmak
-
Kumaş, kilim vb. bir yerinden iplik çıkıp sökülmek
- "Kilimin kenarı sağıldı."
-
Akmak, kaymak, aşağıya doğru hızla inmek
- "Yılan deliğe sağıldı."
-
[nsz]
Sağma işine konu olmak
- YIĞIŞMAK
-
-
[nsz]
Bir araya gelip toplanmak, birikmek
-
[nsz]
Bir araya gelip toplanmak, birikmek
- FISLAMAK
-
-
[-i]
Fısıldamak
-
Gizlice haber vermek
-
[-i]
Fısıldamak
- HIRLAMAK
-
-
[nsz]
Hırıltıyla ses çıkarmak
-
Köpek, saldırmadan önce hırıltıyla ses çıkarmak
- "Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı." (Burhan Felek)
-
Kızgınlıkla ters konuşmak
-
[nsz]
Hırıltıyla ses çıkarmak
- ABARTMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi olduğundan büyük veya çok göstererek anlatmak, mübalağa etmek
-
Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak
-
[-i]
Bir şeyi olduğundan büyük veya çok göstererek anlatmak, mübalağa etmek
- DOYULMAK
-
-
[-e]
Doymak
- "Bu kadar yemekle doyulur mu? Güzel şeylere doyulmaz."
-
[-e]
Doymak
- KOKUŞMAK
-
-
[nsz]
Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek
- "Çöpler kokuşmuş."
-
Kişi, toplum vb. bozularak özelliğini yitirmek, tefessüh etmek
-
Koklaşmak
- "Öpüşürken, kokuşurken çıkageldi kocası..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek
- KUŞANMAK
-
-
[-i]
Beline kuşak, kılıç, kemer vb. şeyler bağlamak
-
Giyinmek
- "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Beline kuşak, kılıç, kemer vb. şeyler bağlamak
- TANIŞMAK
-
-
[nsz]
Birbirini tanır duruma gelmek
- "Bu sefer, bir sürü aktör ve tiyatroseverle tanıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Birbirini tanır duruma gelmek
- AYARTMAK
-
-
[-i]
Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak
-
Kandırmak
-
Birini, çalıştığı yerden ayırıp başkasının yanında çalışmaya kandırmak
-
[-i]
Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak
- DOYURMAK
-
-
[-i]
Açlığını gidermek
- "Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Geçindirmek, yaşamasını sağlamak
- "Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir."
-
Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak
-
Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek
- "Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur." (Salâh Birsel)
-
Para yedirmek
-
Doyma durumuna getirmek
-
[-i]
Açlığını gidermek
- TUMTURAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gösteriş, debdebe
- "Hecelerimiz de telaffuzda tumturak yapmak için lastik gibi çekilir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Gerekli olmadığı hâlde kulağa hoş gelen, gösterişli kelimeler kullanma
-
[isim]
Gösteriş, debdebe
- YAPINCAK
-
-
[isim]
Soğuk havada, açıkta bırakılan atlara örtülen uzun tüylü kebe
-
[isim]
Soğuk havada, açıkta bırakılan atlara örtülen uzun tüylü kebe
- BAYILMAK
-
-
[nsz]
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
- "Akşam vapurda giderken bir kadının bayıldığını gördüm." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Çok hoşlanmak, çok sevmek
- "Hatta kıza bayıldığını bile anlasaydı neye yarardı?" (Refik Halit Karay)
-
[-den]
Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek
- "Uzakta görülen manzaralar insana sıcaktan bunalmış ve bayılmış hissini verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Vermek, ödemek
- "Bin papeli bayıldık."
-
[nsz]
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
- CUMBALAK
-
-
[isim]
Takla
-
[isim]
Takla
- KAKIŞMAK
-
-
[nsz]
Dürtüşmek, itişmek
-
[nsz]
Dürtüşmek, itişmek