Başında ak olan 6 harfli 42 kelime var. Ak ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ak bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKYAKA
...
AKARSU

  1. [isim] Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
    • "Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Tek sıra elmastan gerdanlık

AKILLI

  1. [sıfat] Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil
    • "Akıllı geçinen kadınlardan beklenebilecek tepkileri vermedi hiç." (Refik Erduran)
    • "Mesut olmak için akıllı olmak kifayet eder, baht, talih bunlar boş şeydir!" (Memduh Şevket Esendal)
  2. [ünlem] Karşısındakinin düşüncesizliğini belirtmek için söylenilen uyarma sözü
  3. Düşüncesiz, aptal
    • "Akıllıya bak, bu işten kendisine bir pay çıkarmak istiyor."

AKSONA

  1. [isim] Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları

AKYURT
...
AKIBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir iş veya durumun sonu, sonuç
    • "Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ben Kristof Kolomb'un akıbetine uğramak istemiyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [zarf] Sonunda, önünde sonunda
    • "Akıbet, iş düzelecek."

AKAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kısırlık, verimsizlik
  2. Başarısızlık, sonuçsuzluk
    • "Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum." (Hüseyin Cahit Yalçın)

AKİSLİ
...
AKYAZI
...
AKÖREN
...
AKSATA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alışveriş, ahzüita
    • "Şarap satacağım, ben aksatama bakarım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

AKDARI

  1. [isim] Darı

AKTÖRE

  1. [isim] Ahlak
    • "Artık gemisini kurtaran kaptan olacaktır, aktöre yozlaşması ve çöküntü başlar." (Melih Cevdet Anday)

AKINCI

  1. [isim] Düşman ülkesine akın yapan savaşçı
    • "Pencap vadilerine yerleşen akıncılar ana yurtlarını unutuverdiler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. İleri uç oyuncusu

AKIMCI

  1. [isim] Belli bir akıma bağlı kişi
    • "Akımcı ve kuramcılar."

AKITIŞ

  1. [isim] Akıtma işi veya biçimi

AKASYA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok çeşidi yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia)
  2. Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı, yalancı akasya (Robinia pseudoacacia)

AKASMA

  1. [isim] Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)

AKINTI

  1. [isim] Akma işi
    • "Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
    • "Ancak bugün anlıyoruz ki Mithat Paşa'dan beri o kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan
    • "Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum." (Ömer Seyfettin)
  3. Eğiklik, eğim, meyil
    • "Bu damın akıntısı az gelmiş."
  4. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
  5. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum
  6. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması
    • "Ertesi sabah, sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı." (Reşat Nuri Güntekin)

AKSİNE

  1. [zarf] Tersine
    • "Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere." (Necati Cumalı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü