Başında ak olan 6 harfli 42 kelime var. Ak ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ak olan kelimeler listesine ya da sonu ak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ak bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKASMA
-
-
[isim]
Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
-
[isim]
Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
- AKSATA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alışveriş, ahzüita
- "Şarap satacağım, ben aksatama bakarım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Alışveriş, ahzüita
- AKLİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- "Akliye hekimi."
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
-
Akılcılık
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- AKIBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir iş veya durumun sonu, sonuç
- "Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ben Kristof Kolomb'un akıbetine uğramak istemiyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Sonunda, önünde sonunda
- "Akıbet, iş düzelecek."
-
[isim]
Bir iş veya durumun sonu, sonuç
- AKAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısırlık, verimsizlik
-
Başarısızlık, sonuçsuzluk
- "Bu mücadeleden ruhumun yorgun düştüğünü, akamete mahkûm kaldığını görüyorum." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Kısırlık, verimsizlik
- AKSONA
-
-
[isim]
Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları
-
[isim]
Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları
- AKITAÇ
- ...
- AKIŞMA
-
-
[isim]
Akışmak işi
-
Kulağa hoş gelen veya kolayca söylenen seslerin özelliği
-
[isim]
Akışmak işi
- AKITMA
-
-
[isim]
Akıtmak işi
-
Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke
-
Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir çeşit tatlı
-
Enli bilezik
-
[isim]
Akıtmak işi
- AKTÜER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İstatistiklere dayanarak sigorta primlerini, risklerini hesaplayan kimse
-
[isim]
İstatistiklere dayanarak sigorta primlerini, risklerini hesaplayan kimse
- AKINTI
-
-
[isim]
Akma işi
- "Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- "Ancak bugün anlıyoruz ki Mithat Paşa'dan beri o kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan
- "Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum." (Ömer Seyfettin)
-
Eğiklik, eğim, meyil
- "Bu damın akıntısı az gelmiş."
-
Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
-
Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum
-
Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması
- "Ertesi sabah, sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Akma işi
- AKSİNE
-
-
[zarf]
Tersine
- "Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Tersine
- AKARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akar
- "Başladı, her ay, akaretlerinden kira toplar gibi tıkır tıkır faizleri toplamaya." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Akar
- AKTRİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadın oyuncu
- "Matmazel, sizin mükemmel bir aktris olduğunuzu işitiyorum." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kadın oyuncu
- AKINCI
-
-
[isim]
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı
- "Pencap vadilerine yerleşen akıncılar ana yurtlarını unutuverdiler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İleri uç oyuncusu
-
[isim]
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı
- AKİSLİ
- ...
- AKASYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok çeşidi yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia)
-
Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı, yalancı akasya (Robinia pseudoacacia)
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok çeşidi yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia)
- AKARCA
-
-
[isim]
Kemik veremi
-
Sürekli işleyen çıban, fistül
-
Küçük akarsu
-
Kaplıca
-
[isim]
Kemik veremi
- AKSUNA
-
-
[isim]
Basınçlanma
-
[isim]
Basınçlanma
- AKTÜEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Güncel
-
Edimsel
-
[sıfat]
Güncel