Başında a olan 5 harfli 359 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AFİŞE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Açığa çıkmış, duyulmuş
  2. Açıklanmış

ALMAK

  1. [-i] Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
    • "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." (Necati Cumalı)
    • "Uykuysa, uyumak bir marifetse al uykuyu diyerek akşama kadar uyudum." (Tarık Buğra)
    • "Al sana bir bela daha!"
    • "Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." (Atilla İlhan)
  2. [-i] Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
    • "Çocuğu okuldan aldı."
    • "Yooo, dedi, al gülüm ver gülüm. On para için ben senin canını alırım, on para için sen benim canımı al." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Birlikte götürmek
    • "Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz." (Tomris Uyar)
  4. [nsz] Satın almak
    • "Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan." (Necati Cumalı)
  5. [nsz] Ele geçirmek, fethetmek
    • "Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş." (Ömer Seyfettin)
  6. [nsz] İçine sığmak
    • "Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır."
  7. [-e] Kabul etmek
    • "Evine kiracı almak."
  8. [nsz] Kendine ulaştırılmak, iletilmek
    • "Mektup almak. Haber almak."
  9. [nsz] İçeri sızmak, içine çekmek
    • "Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış."
  10. [nsz] Erkek, kadınla evlenmek
    • "O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü." (Memduh Şevket Esendal)
  11. [-i] Sürükleyip götürmek
    • "Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı."
  12. [nsz] Kazanmak, elde etmek
  13. [nsz] Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
    • "Soğuk almak. Ceza almak."
  14. [-i] Bürümek, sarmak, kaplamak
  15. [-den] Kısaltmak, eksiltmek
    • "Ceketin boyundan almak."
  16. [nsz] Yolmak, koparmak
    • "Kaş almak."
  17. Yerini değiştirmek, çekmek
  18. Temizlemek
    • "Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al."
  19. [-i] İçeri girmesini sağlamak
    • "Sevdiği delikanlıyı gece evine almış." (Necati Cumalı)
  20. [nsz] Tat veya koku duymak
    • "Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır."
  21. [-i] Örtmek, koymak
    • "Paltosunu sırtına aldı."
  22. [-i] ... gibi anlamak
    • "Bir sözü şakaya almak."
  23. [-i] Yol gitmek, mesafe katetmek
    • "O yolu bir saatte alırsınız."
  24. [-i] Çalmak
    • "Cebimden saatimi almışlar."
  25. Soldurmak
    • "Güneş perdelerin rengini aldı."
  26. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
    • "Dalağını aldılar."
  27. [nsz] Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
    • "Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı." (Haldun Taner)
  28. [nsz] Göreve, işe başlatmak
    • "Yeni bir kapıcı aldı."
  29. [nsz] Başlamak
    • "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur." (Halk türküsü)
  30. [-den] Davranış veya makam değiştirmek
    • "Aşağıdan almak. Tizden almak."
  31. [nsz] İçecek veya sigara içmek
    • "Tadına bakmak için bir yudum aldım."
  32. [nsz] Yutmak, kullanmak
    • "İlaç almak."
  33. [-den] Görevden, işten çekmek
  34. [-den] Kazanç sağlamak
    • "Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar."
  35. Gidermek, yok etmek
    • "İçine biraz su koy, tuzunu alır."

AMORF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Biçimsiz

AĞLAK

  1. [sıfat] Ağlamaklı
    • "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)

ANEMİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kansızlık

AYICI

  1. [isim] Ayı oynatmayı iş edinen kimse
  2. Kaba saba kimse

AHİZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
    • "Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular." (Mithat Cemal Kuntay)

AHLAT

  1. [isim] Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster)
  2. Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi
  3. Kaba adam, yol iz bilmez kimse

ALMUS
...
AKSON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sinir uyarmalarını sinir hücresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve uzun olanı

ALENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan
    • "Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

AMPİR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Fransa'da ve Avrupa'da yayılmış olan yapı, mobilya, giyim vb. üslubu

AYRIM

  1. [isim] Ayırma işi, tefrik
    • "Kuvvetler ayrımı."
  2. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark
  3. Alt bölüm
  4. Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter, fark
  5. Ayrılma noktası
    • "Yol ayrımı."
  6. Bir veya daha çok sahne içinde geliştirilip olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü

AYYAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Dolandırıcı, hilekâr

ALBÜM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir tür defter
  2. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap
    • "Kelebek albümü. Bitki albümü. Ankara albümü."
  3. Uzunçalar
    • "Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu." (Murathan Mungan)

APORT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [ünlem] Avın veya kendisine gösterilen şeyin üzerine atılıp getirmesi için köpeğe verilen buyruk sözü

ATMAK

  1. [-i] Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak
    • "Taşı suya atmak."
    • "Hatta aleyhimde atıp tuttuğunu bile duysam kendimi tanıtmamalıydım." (Orhan Veli Kanık)
  2. Bir şeyi yere doğru bırakmak
    • "Dünyanın siyasetiyle meşgul oluyorlar, büyük olaylar hakkında atıp tutuyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Bir kimsenin ilişiğini kesmek
    • "Adamcağızı berbat bir yere attılar."
  4. [-e] Koymak
    • "Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz." (Burhan Felek)
  5. Rastgele bir kenara koymak
  6. [-den] Uzatmak
    • "Vapurdan iskele attılar."
  7. Bir yerden başka bir yere taşımak
    • "Hazır araba varken eşyayı eve atalım."
  8. [nsz] Sille, tokat vurmak
  9. [nsz] Top, tüfek vb. silahları patlatmak
  10. [nsz] Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak
    • "Ona üç kurşun attı, vuramadı."
  11. [-e] Geri bırakmak, ertelemek
    • "Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar."
  12. Örtmek
    • "Sırtına bir şal attı."
  13. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek
    • "Suçu onun üzerine attılar."
  14. Sözle sataşmak
    • "Kadınlara laf attılar."
  15. [-i] Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
  16. [-i] İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak
    • "Bu lüzumsuz eşyayı atmalı."
  17. [-i] Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek
    • "Şapka inkılabıyla fesi attık."
  18. [-i] Çıkarmak, dışarıya vermek
    • "Yabancı cisimleri vücut atar."
  19. [-i] Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak
    • "Köprüyü dinamitle attılar."
  20. [-i] Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak
    • "Pamuğu atmak."
  21. [nsz] Çatlamak
  22. [nsz] Yırtılmak
  23. [-den] Yapışık olduğu yerden ayrılmak
  24. [nsz] Kalp, nabız vurmak, çarpmak
    • "Kalbi hızlı hızlı atıyor."
  25. [-i] Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak
    • "Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı."
  26. [-den] Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
  27. [-i] Değerini eksiltmek
  28. [-den] Bir şeyin rengi solmak
    • "Güneşten perdelerin rengi attı."
  29. [nsz] Göndermek, yollamak
    • "Mektup atmak."
  30. [nsz] Haykırmak, bağırmak
    • "Nara atmak."
  31. [-i] Etkisi kaybolmak, alışmak, bırakmak
    • "Hele trenin yorgunluğunu at bir üzerinden." (Tarık Dursun K)
  32. [-den] Terk etmek
  33. Götürmek, sahiplenmek
    • "Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış." (Atilla İlhan)
  34. [nsz] Söylemek
    • "Gazel attı."
  35. [nsz] Yalan veya abartmalı söz söylemek
    • "Gene atmaya başladı."
  36. [nsz] Bilmeden, kestirerek söylemek
    • "Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı."
  37. [nsz] İçki içmek
    • "... bir kadeh attığımı biliyorum. Sonra artık sarhoş olmuşum." (Sait Faik Abasıyanık)

ADEDİ
...
ANLAK

  1. [isim] Zekâ

ANMAK

  1. [-i] Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak
    • "Onun bu fedakârlığını her yerde, her zaman minnetle anacağım." (Peyami Safa)
  2. Bir sözü ağzına almak
    • "Hastalığın adını anmaktan korkuyor."
  3. [-i] Bir armağanla birinin gönlünü almak
  4. Adlandırmak
    • "Onu, başka Tahirlerden ayırt etmek için "Temiz Tahir" diye anarlardı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü