Başında ağ olan 8 harfli 26 kelime var. Ağ ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ağ olan kelimeler listesine ya da sonu ağ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ağ bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞITLAMA
-
-
[isim]
Ölmüşleri anmak için düzenlenen törende okunan övgü
-
[isim]
Ölmüşleri anmak için düzenlenen törende okunan övgü
- AĞLATICI
-
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
- AĞRITMAK
-
-
[-i]
Ağrımasına yol açmak
- "Bu koku başımı ağrıttı."
-
[-i]
Ağrımasına yol açmak
- AĞARTICI
-
-
[sıfat]
Ağartma işini yapan
-
[sıfat]
Ağartma işini yapan
- AĞILAŞMA
-
-
[isim]
Ağılaşmak durumu
-
[isim]
Ağılaşmak durumu
- AĞIZLAMA
-
-
[isim]
Ağızlamak işi
-
[isim]
Ağızlamak işi
- AĞLAYICI
-
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- AĞLAŞMAK
-
-
[nsz]
Birlikte ağlamak
- "Onlar, hanım, evlatlık bir türlü birbirlerinden ayrılamayarak karanlıkta ağlaşıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Sızlanmak
-
[nsz]
Birlikte ağlamak
- AĞIRLAMA
-
-
[isim]
Ağırlamak işi, ikram, izaz
-
Gelin veya güveyi karşılanırken çalınan kıvrak bir hava
-
[isim]
Ağırlamak işi, ikram, izaz
- AĞZIAÇIK
- ...
- AĞALANMA
-
-
[isim]
Ağalanmak işi
-
[isim]
Ağalanmak işi
- AĞLATMAK
-
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
-
[-i]
Ağlamasına yol açmak
- AĞIRAYAK
-
-
[sıfat]
Doğurması yakın (kadın)
-
[sıfat]
Doğurması yakın (kadın)
- AĞZINDAN
-
-
birisinden dinleyerek
- "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu."
- "Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
- "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." (Lâtife Tekin)
- "Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş."
-
adına
- "Küçük bir ağız."
- "Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz." (Atilla İlhan)
- "Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok" (Sait Faik Abasıyanık)
-
birisinden dinleyerek
- AĞARTMAK
-
-
[-i]
Ak duruma getirmek, beyazlatmak
-
Kuyumculukta gümüşü temizlemek
-
[-i]
Ak duruma getirmek, beyazlatmak
- AĞILAMAK
-
-
[-i]
Zehirlemek
-
Bir şeye zehir katmak
-
[-i]
Zehirlemek
- AĞIRELLİ
-
-
[sıfat]
Eli ağır
-
[sıfat]
Eli ağır
- AĞDIRMAK
-
-
Ağmasına sebep olmak
-
Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek
- "Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak." (Adalet Ağaoğlu)
-
Ağmasına sebep olmak
- AĞLAMALI
-
-
[sıfat]
Ağlayacak gibi olan
- "O içeride kızı dövüyor, biz burada ağlamalı oluyoruz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Acıma duygusu uyandıracak durumda olan
-
[sıfat]
Ağlayacak gibi olan
- AĞAÇÖREN
- ...