Başında s olan 4 harfli 150 kelime var. S harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da sonu s harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında s bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SODA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Sindirimi kolaylaştırmak, susuzluğu gidermek, içkileri sulandırmak için kullanılan, içinde sodyum karbonat bulunan, köpüren su
  2. Temizlik işlerinde kullanılan bir çeşit tuz

SLİP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Paçasız ve sıkıca saracak biçimde dikilmiş erkek donu

SANA

  1. [zarf] Sen zamirinin yönelme durumu

SIKI

  1. [sıfat] Dar
    • "Sıkı bir kemer."
    • "İşini sıkı tut."
    • "Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Sıkıya geldi mi borç etmekten çekinmez, sonra bu borçları ödemek için evinin eşyasını satar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. İyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan
    • "Sıkı bir denk."
    • "Başkan son zamanlarda işleri sıkıya aldı."
  3. Zorlu, güçlü ve etkili
    • "En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir." (Burhan Felek)
  4. Dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan
    • "Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. İlkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
  6. Yoğun
    • "Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim." (Atatürk)
  7. Cimri
  8. [zarf] Sıkıca, iyice
    • "Sıkı giyinmek."
  9. [isim] Disiplin
  10. [isim] Zorlayıcı durum
    • "Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı."
  11. [isim] Ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü
    • "İlk sıkıyı babam attı." (Samim Kocagöz)
  12. Güçlü ve çabuk, hızlı
    • "Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker." (Reşat Nuri Güntekin)

SPAM
...
SUMA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İlk damıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı

SİMA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüz (II)
    • "Beni bu sima altında tanımazsın." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Kimse, insan, tip
    • "Eski tanıdığımız simalar bize şimdi, ne kadar uzak görünüyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SOPA

  1. [isim] Kalın değnek
    • "Erkekler ellerine birer sopa aldılar, köy halkı peşlerinde dere içine koştular." (Halide Edip Adıvar)
    • "Şu budalaya bir sopa çekin de bir daha para kazanmadan gurbette kalmayı öğrensin." (Ömer Seyfettin)
  2. Dayak, kötek

SOKU

  1. [isim] Taş dibek
    • "Evlerinin önü bulgur sokusu / Yel estikçe gelir yarin kokusu." (Halk türküsü)
  2. Dibekte, havanda tahıl dövmeye yarayan tokmak

SUMO
...
SURA

  1. [isim] Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış olan

SURE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kur'an'ın yüz on dört bölümünden her biri
    • "İmam Efendi, bir serviye belini dayayıp çömelerek Mülk suresini okumaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)

SAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bakınız sefa

SÖKE
...
SÜRE

  1. [isim] Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet
    • "Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız." (Turan Oflazoğlu)

STAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi
    • "Kız stajını bitirince kasabada bir diş muayenehanesi açacaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir kimsenin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir veya birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem

SUNİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yapma, yapay, takma
  2. Yapmacık, eğreti

SEME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Sersem, ahmak, alık

SEMT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şehirde yerleşim bölgesi, yaka
    • "Şehri dolaşıyorum: Üç ayrı semte gittim." (Refik Halit Karay)
    • "Mektebin semtine bile uğramamışlar da hangi derse çalışmışlar acaba?" (Mahmut Yesari)
  2. Yan, taraf, cihet, yön
    • "Nice iyiliklerde bulunduğu kimseler, onun semtine uğramaz olmuşlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

SEKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Cinsiyet
  2. Cinsel ilişkide bulunma

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü