Başında p olan 5 harfli 184 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PEŞİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
-
Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
- "O peşin parayla çalışıyor."
-
[zarf]
Daha önce, önceden
- "Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
- PİRİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birçok doğal maden sülfürü ve özellikle demir ve bakır sülfürü
-
[isim]
Birçok doğal maden sülfürü ve özellikle demir ve bakır sülfürü
- POLİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta
-
Bu kuruluşta yer alan görevli, kollukçu
- "İki gün sonra, polisler eve giderek annesini götürdüler." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta
- PAMUK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
-
Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı
-
Bu tellerin işlenmiş biçimi
- "Yaraya pamuk koydu."
-
[sıfat]
Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış
- "Pamuk iplik. Pamuk bez."
-
Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri, hav
-
[isim]
Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi (Gossypium)
- POTUK
-
-
[sıfat]
Kırmalı ve geniş
-
[sıfat]
Kırmalı ve geniş
- PARPA
-
-
[isim]
Kalkan balığının yavrusu
-
[isim]
Kalkan balığının yavrusu
- PÜRÜZ
-
-
[isim]
Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur
- "Cildin pürüzleri."
-
Engel, güçlük
-
[isim]
Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik veya kusur
- PİŞTİ
-
-
[isim]
Bir çeşit iskambil oyunu, pastra
-
[isim]
Bir çeşit iskambil oyunu, pastra
- POMAK
- ...
- PRENS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen unvan
-
Bir prensliğin başında bulunan kimse
-
Bazı ülkelerde en yüksek soyluluk unvanı
-
[isim]
Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen unvan
- PİŞME
-
-
[isim]
Pişmek işi
- "Şef, gayretli bir adamdı. Pişmeye muhtaç olan parçaları durmadan tekrar ettiriyor..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Pişmek işi
- PAHAL
-
-
[sıfat]
Ters, aksi
- "Bazen - pahal gibi midemizden rahatsız olduğumuz günlerde - sık sık öğle ve akşam yemeklerine davetlisinizdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Ağır, hantal
-
[sıfat]
Ters, aksi
- PENSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
-
Birçok meslek dalında çeşitli nesneleri sıkmak, germek, kıvırmak, tutmak vb. işler için kullanılan değişik biçimlerde el aleti, pens
-
[isim]
Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa veya kıskaç
- PALAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Lüks otel veya gösterişli yapı
- "Tanınmaz, anonim bir insan olmanın zevkine vardığımız oteller, palaslar yoktu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kolay, rahat
- "Yarınki derslerin hepsi palas."
-
[sıfat]
Kolaylık gösteren, hoşa giden (nesne, kimse, yer)
-
[isim]
Lüks otel veya gösterişli yapı
- PANDA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Etçillerden, Avustralya ile Himalaya ormanlarında yaşayan, tüyleri sık ve pas kırmızısı renginde, karnı, bacakları kara, postu beğenilen bir hayvan (Ailurus fulgens)
-
Çin'de yaşayan, ayı iriliğinde, siyah beyaz renkli otçul bir hayvan
-
[isim]
Etçillerden, Avustralya ile Himalaya ormanlarında yaşayan, tüyleri sık ve pas kırmızısı renginde, karnı, bacakları kara, postu beğenilen bir hayvan (Ailurus fulgens)
- PLASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
At yarışlarındaki müşterek bahislerde, sekiz atın katıldığı yarışlarda ilk üç, dört atın katıldığı yarışlarda ise ilk iki dereceyi kazanacak atın bilinmesi biçiminde oynanan oyun
-
Voleybol, tenis, masa tenisi vb. oyunlarda topu yumuşak bir vuruşla rakip alandaki bir boşluğa indirme
-
Futbolda topu yumuşak bir vuruşla havadan istenilen yere gönderme
-
Basketbolda çembere doğru uzanarak topu yavaşça sepete bırakma
-
[isim]
At yarışlarındaki müşterek bahislerde, sekiz atın katıldığı yarışlarda ilk üç, dört atın katıldığı yarışlarda ise ilk iki dereceyi kazanacak atın bilinmesi biçiminde oynanan oyun
- PİŞİK
-
-
[isim]
Apış yeri, koltuk altı gibi tenin birbirine sürtünen yerlerinde ter, idrar veya dışkının yakmasıyla oluşan kızartı
-
[isim]
Apış yeri, koltuk altı gibi tenin birbirine sürtünen yerlerinde ter, idrar veya dışkının yakmasıyla oluşan kızartı
- PİLOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kimse
-
Otomobil yarışlarında veya otobüslerde aracı kullanan kimse
-
[sıfat]
Deneme niteliğinde olan
- "Yüz milyon lira sermayeli bir pilot şirket kuruldu."
-
[isim]
Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kimse
- PİŞEK
-
-
[sıfat]
Pişeğen
-
[sıfat]
Pişeğen
- PARÇA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey
- "Yolun bu parçası bozuk."
-
Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime
- "Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." (Haldun Taner)
-
Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri
- "On parçadan yapılmış bir oda takımı."
-
Tane
- "Üç parça elbiselik kumaş."
-
Edebiyat eserinin bir bölümü
- "Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Müzik eseri
-
Benzeri, bir örneği
- "Ay parçası, elmas parçası."
-
Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz
- "Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." (Kemalettin Kamu)
-
Güzel, alımlı kız veya kadın
-
[isim]
Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey