Sonunda n olan 5 harfli 542 kelime var. N harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da başında n harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAVUN

  1. [isim] Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum)
  2. Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi

PİYON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Satrançta oyunun başında ön sıraya dizilen, bulundukları sıra üzerinde ilk hamlede bir veya iki hane gidebilen sekiz küçük taş, piyade
  2. Bir çıkar sağlamak için yararlanılan, istenildiği gibi kolayca kullanılabilen kimse

KAYAN

  1. [sıfat] Kayarak yer değiştiren
  2. [isim] Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
  3. [isim] Dağdan inen sel

KÜTİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bitkilerin kütiküllerini oluşturan, geçirgen olmayan, bal mumu yapısında madde

SAPAN

  1. [isim] İki ucu ip, ortası örme veya meşin olan bir taş atma aracı
    • "Gökçe Bacı, bağrına saplanan bir okla, sapan sallayan eli havada, yere düşüyor." (Tarık Buğra)
  2. Genellikle çocukların kuş vurmak için kullandıkları, iki ucuna lastik ve lastiklerin arasına da geniş bir meşin parçası bağlı bulunan çataldan oluşan araç
    • "Cebine sakız gibi kuru üzümü doldurdun mu elde sapan, incir kuşu avına çıkarsın." (Atilla İlhan)
  3. Kaldırılacak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan yapılan çember
  4. Makarayı bir yere bağlamak için tablaların çevresine geçirilen halat veya demir kuşaklar

SÖKÜN

  1. [isim] "Birçok kişi veya şey birbiri ardından gelmek, görünmek" anlamlarına gelen sökün etmek birleşik fiilinde geçer
    • "Bir geniş bayırdan oynak Çerkez atları sökün etti." (Falih Rıfkı Atay)

ERGİN

  1. [sıfat] Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
    • "Ergin yemiş. Ergin ekin."
  2. Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan (kimse), reşit
    • "Oğlunun bilgin, ergin, akıllı, uslu olmasını istiyordu." (Nezihe Araz)

UYGUN

  1. [sıfat] Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip
    • "Rıza Efendi'de yerine, zamanına ve konusuna uygun hikâyeler vardır." (Tarık Buğra)
    • "O zaman da haydutlar rıhtım kapısına daha önce gitmeyi uygun buldular." (Tarık Buğra)
    • "Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi'nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Elverişli, yarar, müsait, muvafık
  3. Orantılı, oranlı
    • "Bu, bizim kızın yaradılışının, ablamın koyduğu yeni töreye uygun gelmeyişidir." (Memduh Şevket Esendal)

CEMAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Toplayarak, toplam olarak, hepsini içine alarak

HAZAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Güz, sonbahar
    • "Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda." (Mehmet Akif Ersoy)

CEREN

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Ceylan
    • "Dedim akça ceren çölde ne gezer ." (Karacaoğlan)

JETON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Telefon ve türlü oyunlarda para yerine kullanılan küçük, metal veya plastik marka
    • "Çok lafazan ve bilgisiz ama jeton sizde biraz geç düşüyor anlaşılan." (Haldun Taner)

ORMAN

  1. [isim] Ağaçlarla örtülü geniş alan
    • "Bitmez tükenmez bir orman, bir çalılık içinde gidiyorduk." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bu ağaçların bütünü

RACON

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Yol, yöntem, usul
    • "Hayri bütün kumar raconunu bilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Gösteriş, fiyaka
    • "Racon meraklısı bir adam."
    • "Hayati ortaya atılır, tosunca raconu keser ya da dövülürdü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ŞİRAN
...
CİVAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yakışıklı genç erkek veya genç kadın
    • "Henüz on yedi yaşında pembe, beyaz, saf, masum bir civandı." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Genç ve yakışıklı
    • "Handan gibi civan bir kız verir de içilmez mi?" (Memduh Şevket Esendal)

ERDEN

  1. [sıfat] Bakire
    • "Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir." (Selim İleri)

GEVEN

  1. [isim] Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)

ÖZGÜN

  1. [sıfat] Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal
    • "Eskinin doğa ile uyuşan, özgün yapılarını yıkıp yerine yabancı, öykünme, yaratıcılıktan yoksun yapılar dikerek çirkinleştirdik." (Necati Cumalı)
  2. Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan
    • "Özgün biçim."
  3. Çeviri olmayan, asıl olan (metin)

DERUN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İç, içeri, öz
  2. Gönül, yürek, ruh

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü