Sonunda n olan 5 harfli 542 kelime var. N harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da başında n harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKMAN

  1. [sıfat] Bozulmamış, saf, temiz

BABUN
...
DİREN

  1. [isim] Dirgen

KEMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
    • "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Yay

ATFEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Mal ederek, yükleyerek
    • "Anasını görünce eski bir mezara atfen döktüğü yaşlar, yeni sevdası içindi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

NADAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bilgisiz, cahil
  2. Nobran, kaba, kötü
    • "Heyhat ki iyiler gider, nadanlar kalır." (Atilla İlhan)

ÖLGÜN

  1. [sıfat] Diriliği, canlılığı, tazeliği kalmamış, pörsümüş, solmuş
    • "Bataklıklardan henüz sazlar süzgün, nilüferler çürük, kurbağalar yorgun ve sular ölgün değildi." (Refik Halit Karay)
  2. Gücü azalmış, zayıflamış
    • "Canlı olmaya çalışan ölgün adımlarla kapağı odasına attı." (Haldun Taner)

TAPAN

  1. [isim] Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü

YASİN
...
BEYAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söyleme, bildirme
    • "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

DÜZEN

  1. [isim] Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
    • "Onun kendi yaşayışına yeni bir düzen vermesi gerekiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Yatak odasını düzene sokmakla meşguldü." (Refik Halit Karay)
  2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması
    • "Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça bir şehrin tadı tuzu kalır mı?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Şu sazıma bir düzen ver." (Âşık Ali İzzet Özkan)
  3. Yerleştirme, tertip
    • "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim
  5. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo
  6. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo
  7. Dolap, hile
    • "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." (Ercüment Ekrem Talu)
  8. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort
  9. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri
    • "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." (Nezihe Meriç)
  10. Alet edevat takımı
  11. Bez dokuma tezgâhı

ELGİN

  1. [sıfat] Yabancı, gurbette yaşayan, garip

ONDAN

  1. o sebeple
    • "O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." (Necati Cumalı)
    • "O duvar senin, bu duvar benim, sağdan sola, soldan sağa yalpa vurarak halkın önüne çıkıvermiş." (Halit Fahri Ozansoy)
    • "... o gün bugün bir kere bile hastalanıp yatmamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Oyunları o kadar güzel olurmuş ki bunlar millî bir edebiyat eseri sayılırmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. onun tarafında olan (kimse)
    • "Ben uyandığım zaman o gitmişti." (Refik Halit Karay)

BASIN

  1. [isim] Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
    • "Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü

ÇİMEN

  1. [isim] Kendiliğinden yetişmiş çim
    • "Baş başa uzandık seninle ıslak / Çimenlerine yaz bahçelerinin." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

ELVAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Renkler
  2. [sıfat] Türlü renklerde olan
    • "Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi." (Halk türküsü)

ETKEN

  1. [isim] Etki eden şey, faktör
    • "Yazınımızın gelenek değiştirmesine bağlı olarak değişik etkenleri var bu durumun." (Necati Cumalı)
  2. Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir
  3. Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı
    • "Kırmak, bilmek etken fiillerdir."

HAZİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü
    • "Her şey dayanılmayacak kadar hazindi." (Atilla İlhan)

SALON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
    • "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." (Peyami Safa)
  2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer
    • "Düğün salonu. Konferans salonu."
  3. Dükkân, mağaza
    • "Çay salonu. Berber salonu."

DÜMEN

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça
    • "Herhâlde kaçmayı düşünüyor olmalıydı. Yolun kenarındaki tek tük ağaçlara doğru dümen kırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kimimiz dümen tutar mavnalarda / Kimimiz çımacıdır halat başında." (Orhan Veli Kanık)
    • "Başımıza gelenler, son elli yılda ekonominin dümenini elinde tutan sıfırlardan kaynaklanıyor." (Aydın Boysan)
  2. Yönetim, idare
  3. Dalavere, hile
    • "Hani öldürseler yaşayamazdı bensiz? Yalan mıydı? Dümen miydi?" (Orhan Kemal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü