Sonunda n olan 5 harfli 542 kelime var. N harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da başında n harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HİMEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kızlık zarı
-
[isim]
Kızlık zarı
- İRFAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilme, anlama, sezme
- "Zira onun irfan seviyesi hakkında malumatım pek azdır." (Refik Halit Karay)
-
Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, varış, varışlılık
-
Kültür
-
[isim]
Bilme, anlama, sezme
- TÜMEN
-
-
[isim]
Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka
- "Cehennem içinde boğuşan tümenin kurtuluşu demek olan bu haber onun tunçtan yüzünü değiştirmiyor." (Halide Edip Adıvar)
-
On bin erden oluşan asker kuvveti
-
Büyük küme, yığın
-
[sıfat]
On bin
-
[isim]
Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka
- YALIN
-
-
[isim]
Alev
-
[isim]
Alev
- DÜZEN
-
-
[isim]
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
- "Onun kendi yaşayışına yeni bir düzen vermesi gerekiyordu." (Tarık Buğra)
- "Yatak odasını düzene sokmakla meşguldü." (Refik Halit Karay)
-
Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması
- "Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça bir şehrin tadı tuzu kalır mı?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Şu sazıma bir düzen ver." (Âşık Ali İzzet Özkan)
-
Yerleştirme, tertip
- "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim
-
Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo
-
Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo
-
Dolap, hile
- "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Müzik aletlerinde ses ayarı, akort
-
Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri
- "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." (Nezihe Meriç)
-
Alet edevat takımı
-
Bez dokuma tezgâhı
-
[isim]
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
- HAVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
-
Havan topu
-
Tütün kıyma makinesi
-
[isim]
İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap
- METİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü, tekst
-
Basılı veya el yazması parça, tekst
-
[isim]
Bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü, tekst
- PAYEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Pagan
- "Avrupa kıtasında yaşayan milletlerden payen kalmış olanlar arasında Hristiyanlık IX. asır ile XI. asır arasında teessüs etti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Pagan
- SEBEN
- ...
- FÜZEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Resim çizerken kullanılan, taflan çubuklarından yapılan kalem, kömür kalem
-
Kömür kalemle yapılmış resim
-
[isim]
Resim çizerken kullanılan, taflan çubuklarından yapılan kalem, kömür kalem
- DİZİN
-
-
[isim]
Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik liste, endeks, indeks, fihrist
-
Belli bir konuda çıkan kitap ve dergideki yazılarla ilişkiyi sağlayan ve ayrı bir kitap veya süreli yayın biçiminde çıkan eser
-
Kitaplık, belge vb. için düzenlenen belli bir bilginin veya belgenin bulunduğu yeri gösteren düzenli liste
-
[isim]
Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik liste, endeks, indeks, fihrist
- EZGİN
-
-
[sıfat]
Paraca durumu bozuk olan (kimse)
-
Çok cefa görmüş (kimse)
- "Emir, hüküm altında yetişmiş bir sığıntı olduğunu çekingen, ezgin tavrıyla daima belli ederdi." (Refik Halit Karay)
-
Çürük, ezik (meyve)
-
Üzüntü veren
- "Bir gece önce çadırın kenarında dinlediğimiz o ezgin, baygın nağmeyi tutturdu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Paraca durumu bozuk olan (kimse)
- KEMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
- "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Yay
-
[isim]
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
- TOSUN
-
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
-
Sağlıklı, tıknaz delikanlı
- "Yanında oturan nefer, tosun bir oğlan; ona dik dik bakıyor, kızıyor gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Danalıktan yeni çıkmış genç boğa
- AKLAN
-
-
[isim]
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
- "Karadeniz aklanı."
-
Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri
-
[isim]
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
- YEKUN
- ...
- ELVAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Renkler
-
[sıfat]
Türlü renklerde olan
- "Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi." (Halk türküsü)
-
[isim]
Renkler
- ETKİN
-
-
[sıfat]
Hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faal, aktif
-
Fiilde bulunan, etkinlik gösteren, edilgin karşıtı
-
Kimyasal tepkimelere katılma yatkınlığı gösteren (molekül, atom)
-
[sıfat]
Hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faal, aktif
- KARIN
-
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
- "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
- "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Döl yatağı, rahim
- "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
- "Geminin karnı. Şişenin karnı."
-
Mide
- "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
-
İç, gönül, akıl, kafa
- "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
-
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- KIZAN
-
-
[isim]
Erkek çocuk
-
Silahlı köy delikanlısı
- "Kızanlarla köyün eşiğinde ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik." (Halide Edip Adıvar)
-
Çoluk çocuk
-
[isim]
Erkek çocuk