Başında g olan 6 harfli 231 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GETİRİ

  1. [isim] Faiz
    • "Yıllık getiri."
  2. Kazanç
  3. Yarar
    • "Bu çalışmanın bana getirisi çok oldu."

GREÇKA
...
GÜVENÇ

  1. [isim] Güvenme duygusu, itimat
    • "Anneler babalar çocuklarını yarına güvençle yetiştireceklerdir." (Selim İleri)

GALEBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yengi
    • "Böyle giderse tamamıyla galebe ümit ettiğini haber veriyordu." (Peyami Safa)
    • "Kocanın münasebeti her türlü cazibesini kaybettiği gün rakibine galebe çaldığına emin olabilirsin." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Üstünlük, çokluk
    • "Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi şerrin hayra galebesi demekti." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Kadıncağızın gönlü gence kayıyordu. Fakat neticede akıl ve mantık tarafı galebe çaldı." (Reşat Nuri Güntekin)

GIYGIY

  1. [isim] Herhangi bir tür yaylı saz
    • "Yalıda eline bir gıygıy almayan tek kişi Ahmet Midhat Efendi'dir." (Salâh Birsel)

GÜDÜCÜ

  1. [isim] Gütme işini yapan kimse
    • "Sonra kendi güdücüsü de istese durduramaz." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çoban, sığırtmaç

GEÇGEÇ

  1. [isim] Seyredilecek uygun bir program aramak amacıyla televizyon kanallarını tarama

GASPÇI

  1. [isim] Gasp yapan kimse

GİYMEK

  1. [nsz] Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek
    • "Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti." (Orhan Veli Kanık)
  2. Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek
    • "Biri ağzına geleni söyledi, öbürü de güzelce giydi."

GAZSIZ

  1. [sıfat] İçinde gaz olmayan veya gaz bulaşmamış olan

GÜDERİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin
  2. [sıfat] Bu meşinden yapılmış
    • "Arka cebinden büyük bir güderi tabaka çıkarmıştı." (Mahmut Yesari)

GEÇMEK

  1. [-e] Bir yerden başka bir yere gitmek
    • "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." (Tarık Buğra)
    • "Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma; bizim paramız vardı. Geç efendim geç; bu işler sizin gibilerin harcı değil." (Nazım Kurşunlu)
    • "Onun geçtiği yollardan geçtiğim için tahminlerim biraz daha kolaylaşıyor." (Haldun Taner)
  2. [-den] Bir yandan girip diğer yandan çıkmak
    • "İplik iğne deliğinden zor geçti."
  3. [-den] Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek
    • "Eve giderken sizin sokaktan geçeriz."
  4. [-den] Bir duruma uğramak, konu olmak
    • "Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek."
  5. [-den] Bırakmak, vazgeçmek
    • "Huylu huyundan geçmez."
  6. [-de] Yaşamak
  7. [-den] Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
    • "Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. [-de] Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
    • "Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı." (Atilla İlhan)
  9. [-i] Hastalık bulaşmak, sirayet etmek
    • "Hastalık bana ondan geçti."
  10. [-den] Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek
    • "Bu titizlik ona babasından geçmiş."
  11. [-den] Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
  12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
    • "İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok." (Sermet Muhtar Alus)
  13. Yerini bırakıp başka yer almak
  14. [-den] Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
    • "Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler." (Sait Faik Abasıyanık)
  15. Etki yapmak, işlemek
    • "Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş."
  16. Görev almak
    • "İktidara geçmek."
  17. Kalmak, devrolmak
  18. [-i] Geride bırakmak, aşmak
    • "Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti."
  19. [nsz] Tükenmek, bitmek, sona ermek
    • "Yavaş yavaş bu hırs geçer." (Falih Rıfkı Atay)
  20. [-i] Üstünlük sağlamak
  21. [-i] Söylemeden veya bitirmeden atlamak
    • "O meseleyi geçelim. O bahsi geç!"
  22. [-i] Zamanı aşmak, geride bırakmak
    • "Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu." (Peyami Safa)
  23. [-le] Harcamak
    • "Bütün günüm seni takip etmekle geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  24. [-i] Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
  25. [-i] Birinden meşk etmek
    • "Bu şarkıyı kimden geçtiniz."
  26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek
    • "Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş."
  27. [nsz] Sönmek
    • "Ocak sönmüş, koru bile geçmişti." (Nabizade Nazım)
  28. Yazılmak, girmek
    • "Tarihe geçmek. Kitaba geçmek."
  29. [nsz] Sürümü olmak, satılmak
  30. [-i] Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
    • "Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti..." (Halide Edip Adıvar)
  31. [nsz] Kullanımda olmak, tedavülde olmak
    • "Bu para artık geçmiyor."
  32. [nsz] Kabul edilemez olmak
    • "Senin paran burada geçmez."
  33. [nsz] Okulda, sınavda başarı göstermek
    • "Çocuk bu yıl geçti."
  34. Bir yere gidip oturmak
  35. [nsz] Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak
    • "Bu karpuz geçmiş."
  36. [nsz] Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak
    • "Görmedim dedi, geçti."
  37. [yardımcı fiil] Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
    • "lska geçmek. Diskur geçmek."
  38. [-i] Çekiştirmek, yermek
    • "Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim." (Halk türküsü)

GERGİN

  1. [sıfat] Gerilmiş durumda olan
    • "Gergin tel. Gergin kiriş."
  2. Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt)
    • "Siyah jarse elbisesi içinde, hâlâ diri, gergin vücuduyla güzel ve ihtişamlıydı." (Peyami Safa)
  3. Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki)
    • "Arkadaşımın kocasıyla arası gergin."
  4. Huzursuz, sinirli

GALYUM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Atom numarası 31, atom ağırlığı 69,72, yoğunluğu 5,9 olan, 29,8 °C'de eriyen, çok seyrek bulunan, alüminyumu andıran bir element (simgesi Ga)

GÖRÜCÜ

  1. [isim] Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür
    • "Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar." (Ömer Seyfettin)
    • "Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı." (Halide Edip Adıvar)

GAMSIZ

  1. [sıfat] Kaygısı, tasası, sıkıntısı, üzüntüsü olmayan
    • "Sesi taze, pürüzsüz ve gamsızdı." (Cahit Uçuk)
  2. Olayları kendine dert etmeden geçiştiren, aldırış etmeyen, tasasız, vurdumduymaz
    • "Zavallı anneciğin çok şen, güler yüzlü, gamsız bir kadındı." (Mahmut Yesari)

GENZEL

  1. [sıfat] Genizsil

GÖLOVA
...
GECEKİ

  1. [sıfat] Gece olan, gece yapılan

GİDİCİ

  1. [sıfat] Kısa süre için var olan, kalıcı karşıtı
    • "Gidici müdür."
  2. Gitme durumunda bulunan, gitmek üzere olan
  3. Ölmek üzere olan
    • "Gidici bir hasta."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü