Başında g olan 6 harfli 231 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖÇERİ

  1. [sıfat] Sürekli yer değiştiren, göç etmekten hoşlanan

GÖÇMEN

  1. [sıfat] Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
    • "Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız." (Nezihe Araz)
  2. Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)

GARİBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şaşılacak şey, yadırganacak şey

GAYZER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kaynaç

GURUBİ
...
GRİMSİ

  1. [sıfat] Rengi griyi andıran, griye benzeyen, grimtırak

GÜNDÜZ

  1. [isim] Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
  2. [zarf] Gündüz vaktinde
    • "Gündüz çalışmalı, gece uyumalı."

GALERİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yapının birçok bölümünü aynı katta birbirine bağlayan içten veya dıştan yapılmış geniş geçit
    • "Loşluğunu ışıklar bile gidermeyen koyu mavi bir uzun galeriye girdik." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Sanat eserlerinin veya herhangi bir malın sergilendiği salon
    • "Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi." (Samiha Ayverdi)
  3. Maden ocaklarında açılan yer altı yolu
  4. Otomobil alınıp satılan yer

GERGEF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve

GERGER
...
GÖRDES
...
GURBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik
    • "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde." (Kemalettin Kamu)
    • "İçinde gurbet acısına benzer bir sızı duyuyordu." (Haldun Taner)

GÜMRAH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Aşırı derecede büyümüş olan (bitki)
    • "Uzun zamandır ıssız, bakımsız kaldığı için o gümrah yeşillikler bölgesinde yılanlar türediği biliniyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Deli dolu akan (su)
  3. Gür, yüksek, kuvvetli (ses)
  4. Uzun, sık ve dalgalı (saç)

GİRİFT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık
    • "Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır." (Melih Cevdet Anday)
  2. Güzel yazı sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş (yazı)
  3. [isim] Klasik Türk müziğinde kullanılmış, neye benzer bir çalgı

GERDAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
    • "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
    • "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
  2. Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
    • "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
  3. Kesim hayvanlarında boyun

GÖMLEK

  1. [isim] Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi
    • "Sarı zeminli, kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kadınların giydikleri ince kumaştan yapılmış kolsuz, yakasız iç çamaşırı, kombinezon
    • "Toplumun gömlek değiştirmesi, siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor." (Selim İleri)
  3. Vücudun üst kısmına giyilen iç çamaşırı
    • "Don ve gömleği ile fırlamış erkekler kapıların önlerinde giyiniyorlardı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  4. Kitap kapağına geçirilen kap, kılıf
    • "İplik dikiş, karton kapak ve beş renkli kuşe gömlek içinde çıkacak olan ... kitaplığımızın en değerli eserleri arasında yer alacaktır." (Yusuf Ziya Ortaç)
  5. Beyaz ışık sağlamak için lambanın üzerine geçirilen amyanttan kılıf
  6. Dosya kartonu
  7. Memeli hayvanlarda bağırsakları dıştan saran yağlı zar
  8. Göbek, batın
    • "İki gömlek yukarı dedesi filancadır."
  9. Basamak, kat, derece
    • "İki pehlivan yenişememiştir ama Aliço'nun bir gömlek üstün olduğu iyice belirlenmiştir." (Salâh Birsel)

GÖZENE

  1. [isim] Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük

GRAMAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ekmek ve kâğıt için ağırlık ölçüsü

GÜNÖTE

  1. [isim] Yer yörüngesinin güneşe en uzak bulunduğu nokta, evç
    • "Yer, temmuzun başlangıcına doğru günöteye varmış bulunur."

GEZMEK

  1. [nsz] Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek
    • "Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Seher hep Bayram'ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir yerde dolaşmak, yürümek
    • "Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Gitmek, başvurmak
  4. Bulunmak
    • "Şapkam burada ne geziyor?"
  5. [-i] Bir yeri görüp incelemek
  6. Hasta ayağa kalkmak
    • "Oğlum iyileşti, yavaş yavaş gezmeye başladı."
  7. Herhangi bir biçimde gezinmek
    • "Bu giysiyle gezemem."
  8. [-i] Bir yerde gezi yapmak
    • "Geçen yaz Batı Anadolu'yu gezdik."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü