Başında f olan 5 harfli 155 kelime var. F harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da sonu f harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında f bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FAKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı
- "En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Olması gerekenden az
- "Seni fakir, soluk bir dekor içinde görmek istemem." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Hindistan'da yokluğa, eziyete kendini alıştırmış derviş
-
Zavallı, kimsesiz
- "Hey gidi kahpe felek, gençliklerine doymadan gitti fakirler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği san
- "Fakir dün ziyaretinize geldimse de bulamadım." (Şemseddin Sami)
-
[sıfat]
Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı
- FETİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma
-
[isim]
Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma
- FEDAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- "Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım." (Refik Halit Karay)
-
Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse
- "İlk zamanlar sadık fedailerini sık sık gelip yokladılar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- FARBA
-
-
[isim]
Fırfır
-
[isim]
Fırfır
- FAUNA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Direy
-
[isim]
Direy
- FİDYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
- "Baskı altında tutulduğunu bilip fidye vaat ederek seni kaçıracak birini aramışım." (Kemal Bilbaşar)
-
[isim]
Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
- FLORA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Bitki örtüsü
-
[isim]
Bitki örtüsü
- FİNİŞ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bitme
-
Varış
-
[isim]
Bitme
- FALCI
-
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- "Falcılar, gelecekte olacakları bir bir bilir ve söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- FASİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık ve düzgün (anlatış)
- "... sözleri daha fasih çıkarmak için hafif şapırtılarla oynayan kırmızı dudaklarına takılıyordu." (Peyami Safa)
-
Açık ve düzgün konuşma yeteneği olan
-
[sıfat]
Açık ve düzgün (anlatış)
- FALAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
-
[isim]
Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
- "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
- "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- FIKRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- "Nasrettin Hocanın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir." (Burhan Felek)
-
Gazete veya dergilerde gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazı türü
- "Dişimi sıkıp da altı yedi fıkra birden çıkartırsam gazetenin yazıları aksamayacaktı." (Çetin Altan)
-
Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
- "Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir." (Anayasa)
-
Paragraf
-
Omur
-
[isim]
Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik, anekdot
- FLORİ
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Altın para
-
[isim]
Altın para
- FİRMA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tüzel kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi
-
[isim]
Tüzel kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi
- FİTNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karışıklık, kargaşa
- "Fitneyi bastırmak kolay değil."
-
[sıfat]
Fitneci, ara bozucu
-
[isim]
Karışıklık, kargaşa
- FİGÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi
-
Bir dansı veya oyunu oluşturan ölçülü adımlarla beliren zincirleme hareketlerden her biri
- "Bale figürü. Dans figürü."
-
Birbirini izleyerek melodik ve ritmik bakımdan bir bütün oluşturan notalar grubu
-
[isim]
Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi
- FULAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince ipek kumaş
- "Boynuna bulut mavisi bir fular bağlamıştı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Genellikle boyna bağlanan, bir tür ince ipek kumaş
- FANYA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir balık ağına eklenen iri gözlü ikinci ağ
-
[isim]
Bir balık ağına eklenen iri gözlü ikinci ağ
- FARAD
-
-
[isim]
Elektrik sığa birimi
-
[isim]
Elektrik sığa birimi
- FETHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstün (II)
-
[isim]
Üstün (II)