Başında b olan 5 harfli 391 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BIKMA
-
-
[isim]
Bıkmak işi
-
[isim]
Bıkmak işi
- BEKAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çulluk
-
[isim]
Çulluk
- BEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- "Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ev
-
[isim]
Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
- BOBİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Makara
-
Fotoğraf filmi rulosu
- "Ama bobin bittiği için kamera kendisini bile görüntüleyememiştir." (Salâh Birsel)
-
Tampon silindiri veya mihver boru etrafına sarılmış kâğıt veya kartonun sürekli uzunluğu
-
İçinden elektrik akımı geçebilen yalıtılmış tel ile bu telin sarılı bulunduğu silindirden oluşan aygıt
-
[isim]
Makara
- BURMA
-
-
[isim]
Burmak işi
-
Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi
-
Burularak yapılmış bilezik
-
[sıfat]
Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
- "Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim." (Halide Edip Adıvar)
-
Hadım etme, iğdiş etme
-
Musluk
-
Eğrilmek için bükülmüş yün
-
Yaşken burularak kurutulan ot
-
Kuru incir
-
[isim]
Burmak işi
- BEDEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
-
Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde
- "Yemen halkı yaz günlerinde bedenlerini serinletmek için kabuğu kaynatıp içerler." (Salâh Birsel)
-
Giysilerde ölçü
-
Kale duvarı
-
[isim]
Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
- BENLİ
-
-
[sıfat]
Ben (I) bulunan
- "Tılsımı çözmek için kadının sırtı benli olmalı imiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ben (I) bulunan
- BERİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
- BRONZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tunç
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış olan
-
[isim]
Tunç
- BİNİT
-
-
[isim]
Binilecek taşıt veya hayvan, binek atı
- "Tavla tavla şahbaz atlarım sana binit olsun." (Dede Korkut)
-
[isim]
Binilecek taşıt veya hayvan, binek atı
- BORUK
-
-
[isim]
Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir ot türü
-
[isim]
Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir ot türü
- BURUN
-
-
[isim]
Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
- "... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağına çıkmış." (Sermet Muhtar Alus)
- "Çeltikçiler, o burunları Kafdağında çeltikçiler çarşıya düşmüşler, önlerine gelene dert yanıyorlar." (Yahya Kemal)
- "Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın." (Murathan Mungan)
-
Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü
- "Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum." (Haldun Taner)
- "Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Kibir, büyüklenme
- "Burnundan yanına varılmıyor."
-
Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü
-
[isim]
Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
- BAŞAK
-
-
[isim]
Arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı
- "Toprak üstünde ne tütün fidanı ne buğday başağı bırakmışlar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Tarlalarda, bağlarda dökülmüş veya tek tük kalmış olan ürün
-
[isim]
Arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı
- BEŞLİ
-
-
[sıfat]
Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
-
[isim]
İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde beş işareti bulunan kâğıt veya pul
-
[isim]
Divan edebiyatında beş dizeli bölümlerden oluşmuş manzume, muhammes
-
[isim]
Halk edebiyatında üçlemeli bir bende, konu ile ilgili aynı ölçüde bir çift dizenin bağlanmasıyla oluşan manzume
-
[isim]
Beş ses veya beş müzik aracı için yazılan müzik eseri, kentet
-
[isim]
Beş müzisyenin çaldığı caz orkestrası
-
[sıfat]
Beş parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beş tane bulunan
- BÜZME
-
-
[isim]
Büzmek işi
-
[sıfat]
Ağzı büzülerek kapatılan (kese, torba vb.)
- "Öbürü dolgunca ve büzme çarşaflı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Büzmek işi
- BİLGE
-
-
Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek (kimse), hakim
- "Goethe, insanlarla ilgili her şeyi söyleyip tüketmiş bir bilgedir." (Haldun Taner)
-
Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek (kimse), hakim
- BİLİŞ
-
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- "Eyfel'in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş..." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı." (Kemal Tahir)
-
Bildik, tanıdık, dost
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- BAHÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sebze yetiştirilen yer, bostan
- "Bahçenin bir köşesinde büyük bir bostan kuyusuyla mıhlanmış bir kapı vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çiçek ve ağaç yetiştirilen yer
- "Bir otelin ağaçlıklı, çiçeklerle süslü bahçesi önünde durmuştuk." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sebze yetiştirilen yer, bostan
- BÜKEN
-
-
[isim]
Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı
-
[isim]
Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı
- BARDO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aygır ile dişi eşek çiftleşmesinden üretilen hayvan
-
[isim]
Aygır ile dişi eşek çiftleşmesinden üretilen hayvan