Başında a olan 4 harfli 284 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AÇIT

  1. [isim] Bir duvarda açık bırakılmış bulunan kapı, pencere, kemerleme vb. açıklık

ANNE

  1. [isim] Çocuğunu dünyaya getiren kadın, ana, valide
    • "Evlendikten iki yıl sonra anne oldu."
  2. Yavrusu olan dişi hayvan

ASIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüzyıl
  2. Çağ

ATIM

  1. [isim] Atma işi
    • "Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık
    • "Bir kurşun atımı yer."

AZAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç
    • "Aydınlık olunca günlerin devamı bir azap gibi geliyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Bu şehrin, takdir fukaralarının orta malına dönüşmüş olmasından azap duyuyorum." (Aydın Boysan)
    • "Bu düşünce ona epeyce azap verdi." (Ahmet Mithat)
  2. İslam inanışına göre dünyada günah işlemiş olanlara ahirette verilecek ceza
    • "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin ağabey." (Haldun Taner)

AKUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Azgın, kızgın (hayvan)
    • "Ben, akur bir kuvvetin üstünde uçuyor gibi pek çabuk yakınlaşan uzaklara bakıyor, bu azgın ata bindikçe daima duyduğum şeyleri tekrar hissediyordum." (Ömer Seyfettin)
  2. Kudurmuş, kuduz, kuduruk

ARYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça

ACUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aceleci
    • "Acul bir adam."
  2. Hızlı, çabuk
    • "Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor." (Ömer Seyfettin)

AĞLI

  1. [sıfat] Ağı bulunan

ALIÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Akdiken
    • "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
  2. Bu ağacın mayhoş yemişi

AMİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse
    • "Akıl öğrettiğim herif şimdi bana amir oldu." (Burhan Felek)
  2. Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse

AYOL

  1. [ünlem] Genellikle kadınların kullandığı bir seslenme sözü
    • "Ayol! Sen nerelerde kaldın?"

ADAY

  1. [isim] Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
    • "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu." (Mahmut Yesari)
    • "Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler." (Anayasa)
    • "Geçen seçim bu dört kardeşin dördü de ayrı partiden aday oldular." (Haldun Taner)
  2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet
    • "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir." (Anayasa)

AŞOZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Ahşap gemilerin omurgalarının uzunluğunca ve iki yanında borda kaplamalarının en dar yüzünü yerleştirmek için açılan keskin, sivri köşeli yuva

AŞİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir dinî tören sırasında veya cemaatle namaz kılınıp dua edildikten sonra okunan Kur'an ayetleri

AKIŞ

  1. [isim] Akma işi veya biçimi
  2. Geçip gitme, sürüp gitme
    • "Günlerin akışı. Olayların akışı."
  3. Akın
    • "Meğer o akış da Rumeli topraklarında son istila hareketimizmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)

ABES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gereksiz, yersiz, boş
    • "Artık söylemekte bir mahzur olmadığından gizlemek abes." (Refik Halit Karay)
    • "Annem eniştemizin bu son sözlerini dinlemeyi artık abes bulurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Yazarlarımızın çoğu yalnızca kendi ürünlerinin ne amaçla üretildiğini sayıp dökerek bir anlamda abesle iştigal ediyorlar." (Tomris Uyar)
  2. Akla ve gerçeğe aykırı
  3. [zarf] Gereksiz bir biçimde

AKİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
    • "Kabartmaların ortalık yerine de akik ve Necef taşlar serpiştirilmiştir." (Salâh Birsel)

AYMA

  1. [isim] Aymak işi

AZIK

  1. [isim] Yiyecek, besin, gıda

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü