Başında a olan 4 harfli 284 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AHAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılan özel bir karışım

AYAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu
    • "Saatin ayarı bozuk. Televizyonun ses ayarı iyi."
  2. Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü
    • "Memleket saat ayarı."
  3. Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi
  4. Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü
    • "Kalorifercinin ayarı yok, ya çok yakıyor veya hiç yakmıyor."
  5. Değer, derece
    • "Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

AYLA

  1. [isim] Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, ayevi, hale
  2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi

ATEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
    • "Uygarlık ateşten doğmuştur."
    • "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
    • "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
    • "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Tutuşmuş olan cisim
  3. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
    • "Yemeği ateşten indirdim."
    • "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Patlayıcı silahların atılması
    • "Top ateşi geceye kadar sürdü."
  5. Vücut ısısı
    • "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Öfke, hırs, hınç
    • "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
  7. Coşkunluk
    • "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
  8. Tehlike, felaket
    • "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
  9. Büyük üzüntü, acı
    • "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ATKI

  1. [isim] Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü
    • "Omuzlarına attığı kalın yün atkıya rağmen üşümüş gibi titriyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça
  3. Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik
  4. Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç
  5. Büyük yaba

AHÇI

  1. [isim] Bakınız aşçı

ALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
    • "Sen kalktın, onu şakaya, latifeye, alaya alet etmek istedin." (Ömer Seyfettin)
    • "Mustafa Kemal'de tek olmayan şey, 'alet olmak' zaafı idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç, aygıt
    • "Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri
  4. Hoş görülmeyen bir işe yardımcı veya aracı olmayı kabul eden kimse, maşa
    • "Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

AÇIT

  1. [isim] Bir duvarda açık bırakılmış bulunan kapı, pencere, kemerleme vb. açıklık

AHIR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer, hayvan damı

ARŞE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tren, troleybüs, tramvay vb. elektrikle işleyen taşıtlarda telden elektrik akımı almaya yarayan, yukarıya doğru uzanmış demir yay
  2. Keman yayı

AŞIM

  1. [isim] Aşma işi
  2. Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi
    • "Hayvan aşım istasyonu."

AGUŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kucak
    • "Seniha'ya sarıldı, aguşuna alıp onu tekrar şımarttı." (Ercüment Ekrem Talu)

ASIK

  1. [sıfat] Somurtkan
  2. Asılı

ACUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Aceleci
    • "Acul bir adam."
  2. Hızlı, çabuk
    • "Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor." (Ömer Seyfettin)

ASMA

  1. [isim] Asmak işi
  2. [sıfat] Asılmış, asılı
    • "Mahallenin bütün çocukları sıra ile bu asma salıncakta sallanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

AJUR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Delikli örgü, gözenek

ATAR
...
ATIM

  1. [isim] Atma işi
    • "Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık
    • "Bir kurşun atımı yer."

AFİŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere aşılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası
    • "Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi." (Tarık Buğra)
    • "Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz."
    • "Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir."

AKIN

  1. [isim] Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması
    • "Ada'yı bir rençper akını doldurmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul vb. amaçlarla toplu olarak yapılan baskın
    • "Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!" (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Top seslerini duyan halk sahile akın etmeye başlamışlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  3. Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü