Sonunda ıt olan 56 kelime var. IT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ıt olan kelimeler listesine ya da başında ıt olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
CENİNİSAKIT, DOĞUBAYAZIT, DOĞUBEYAZIT
MUTAVASSIT
AKARYAKIT
BAŞYAPIT
BIRAKIT, LAKAYIT, MURABIT, ÜÇKAĞIT
ÇARKIT, ÇITÇIT, ÇITPIT, KARŞIT, PIRPIT, SARKIT, SIZGIT, ZILGIT
ARGIT, ARKIT, AYGIT, AYRIT, BAĞIT, ÇAŞIT, ÇIFIT, ÇIKIT, HAYIT, ILGIT, KAĞIT, KALIT, KANIT, KASIT, KAYIT, KISIT, RABIT, RASIT, SAKIT, ŞAKIT, SIKIT, TANIT, TAŞIT, YAKIT, YANIT, YAPIT, YAŞIT, YAZIT, ZABIT
AÇIT, AĞIT, ANIT, AŞIT, AYIT
ÇIT, KIT, PIT, ZIT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOĞUBAYAZIT
- ...
- CENİNİSAKIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşük
-
[isim]
Düşük
- DOĞUBEYAZIT
- ...
- MUTAVASSIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aracı
-
[isim]
Aracı
- AKARYAKIT
-
-
[isim]
Benzin, gaz yağı, mazot vb. sıvı yakıt
-
[isim]
Benzin, gaz yağı, mazot vb. sıvı yakıt
- BAŞYAPIT
-
-
[isim]
Şaheser
- "Sinan şimdi sağ olsaydı, ne başyapıtlar yaratırdı acaba?" (Aydın Boysan)
-
[isim]
Şaheser
- LAKAYIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- "Yüzündeki gülümseyiş geçti, yeniden lakayıt, uzak ve donmuş hâlini takındı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız bir biçimde
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- BIRAKIT
-
-
[isim]
Miras
-
[isim]
Miras
- MURABIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşçı derviş
-
Marabut
-
[isim]
Savaşçı derviş
- ÜÇKAĞIT
- ...
- SARKIT
-
-
[isim]
Mağaraların tavanında aşağıya doğru oluşan, genellikle koni biçiminde kalker birikintisi, damla taş, stalaktit
-
[isim]
Mağaraların tavanında aşağıya doğru oluşan, genellikle koni biçiminde kalker birikintisi, damla taş, stalaktit
- ÇITPIT
-
-
[isim]
Ayak altında ezilerek çıtır çıtır ses çıkaran bir tür patlangaç, çatapat
-
[isim]
Ayak altında ezilerek çıtır çıtır ses çıkaran bir tür patlangaç, çatapat
- KARŞIT
-
-
[sıfat]
Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast
-
[sıfat]
Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast
- ZILGIT
-
-
[isim]
Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama
- "Şehrin büyükleri otelciye adamakıllı bir zılgıt vermişler." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Biraz evvel babamdan yediğim zılgıttan sonra..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin bazı yerlerinde genellikle düğünlerde eğlenmek amacıyla dili ağız içinde değişik bir biçimde oynatarak ahenkli bir ses çıkarma
-
[isim]
Korkutma, çıkışma, gözdağı, azarlama
- ÇARKIT
-
-
[sıfat]
Eski, bozuk, sakat
-
[sıfat]
Eski, bozuk, sakat
- SIZGIT
-
-
[isim]
Kavrulmuş et, kavurma
-
[isim]
Kavrulmuş et, kavurma
- ÇITÇIT
-
-
[isim]
Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye ve tutturmaya yarayan, iki parçadan yapılmış metal nesne, fermejüp, kopça
-
Mobilya kapaklarını, kapıları kilitleme ve sürgülemenin dışında kapalı tutmaya yarayan ve az bir kuvvetle açılıp kapanmasını sağlayan iki parçalı metal veya plastik araç
-
[isim]
Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye ve tutturmaya yarayan, iki parçadan yapılmış metal nesne, fermejüp, kopça
- PIRPIT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
Eski püskü, değersiz, işe yaramayan
-
[isim]
El tezgâhında dokunmuş kaba yünlü
-
[isim]
Pehlivanların güreşte kispet yerine giydikleri, kalın bezden yapılmış veya keçi kılından örülmüş don
- "Bularak bir de pırpırta benzer dizlik..." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Eski püskü, değersiz, işe yaramayan
- KANIT
-
-
[isim]
Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz
- "Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi." (Çetin Altan)
-
Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil
-
Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil
-
[isim]
Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz
- YAŞIT
-
-
Aynı yaşta olan kimselerden her biri
- "Sevim, yaşıtlarından boylu, inanılmayacak kadar çevik bir kızdı." (Atilla İlhan)
-
Aynı yaşta olan kimselerden her biri