Sonunda ır olan 5 harfli 54 kelime var. IR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ır olan kelimeler listesine ya da başında ır olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YAZIR
...
ÇIPIR

  1. [isim] Yonga

MIGIR

  1. [sıfat] Küçük, işe yaramaz (oyun kâğıdı veya eşya)

KASIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Köşk
    • "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)

HIZIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşin kolaylıkla yapılmasına yardımcı olan

IŞTIR

Kelime Kökeni : Bulgarca

  1. [isim] Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yaban pazısı (Blitum capitatum)

HIŞIR

  1. [isim] Olmamış meyve
  2. [sıfat] Taşkınlık gösteren, yaramaz (kimse)
    • "Serde toyluk vardı a canım. Sahi ne hışırdım o zaman. İlk gençlik, sersemlik, budalalık çağı." (Haldun Taner)
  3. [sıfat] Aptal, sersem

ÇAKIR

  1. [sıfat] Açık mavi, hareli ela (göz)
    • "Soluk esmer renkli, çakır gözlü, ağır tavırlı, az konuşur bir delikanlıydı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [isim] Çakırdoğan

BAĞIR

  1. [isim] Göğüs
    • "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor." (Tarık Buğra)
    • "En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Ok yayı ve dağda orta bölüm
    • "Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin." (Erhan Bener)
  3. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa

ŞATIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Neşeli, keyifli, şen
  2. Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler

HASIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
  2. [sıfat] Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılmış olan
    • "Kuş tüyü yastıklı hasır sandalyelere oturdular." (Refik Halit Karay)

NATIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın

SIFIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendi başına değeri olmayan, ondalık sayı sisteminde sağına geldiği rakamı on kere büyüten işaret (0)
    • "Zannedersem kocamın ziyaretçileri de sıfıra indi." (Ömer Seyfettin)
    • "Sıfırdan başladım, lisede kitabım, tıbbiyede beyaz gömleğim yoktu, bu ev, Ihlamur'daki klinik, altımdaki araba, hepsini ben yaptım." (Atilla İlhan)
    • "Sonra ulusal sporumuzda hızla geriledik, çok geçmeden sıfırı tükettik." (Talât Halman)
  2. Hiçbir değeri olmayan şey
  3. [sıfat] Olmayan, bulunmayan
    • "Sıfır makyaj."
  4. [sıfat] Kötü, başarısız, verimsiz
    • "Sorma, su içsem kilo alıyorum, bütün rejimleri denedim, netice sıfır." (Atilla İlhan)
  5. [sıfat] Yeni, kullanılmamış

NAZIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
    • "Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır." (Haldun Taner)
  2. [isim] Bakan
    • "Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım." (Aka Gündüz)

HAŞIR
...
SATIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir sayfa üzerinde alt alta ve yan yana gelen kelimelerden oluşan dizi
    • "Yazılardan bıkmışım artık tek satır okumayayım." (Haldun Taner)

ZIPIR

  1. [sıfat] Şımarık ve delice tavırlı, hareketlerinde ölçüsüz, delişmen, zırtapoz
    • "Mesrure, zıpır bir oğlanla karşısına çıkmaktan çekinmiyor, herkes bana ne der diye düşünmüyor." (Memduh Şevket Esendal)

BICIR
...
SINIR

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
    • "1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi." (Tarık Buğra)
  2. Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
  3. Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
    • "Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı."
  4. Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit
  5. Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit
  6. Uç, son

BAYIR

  1. [isim] Küçük yokuş
    • "Her gün kırda bayırda dolaşmaya alışmış." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü