Başında öğr olan 23 kelime var. Öğr ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde öğr olan kelimeler listesine ya da sonu öğr ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında öğr bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÖĞRETİCİLİK, ÖĞRETMENEVİ, ÖĞRETMENLİK
ÖĞRENCELİK, ÖĞRENCİLİK, ÖĞRENİLMEK, ÖĞRETİLMEK
ÖĞRENİLME, ÖĞRENİMLİ, ÖĞRETİLME
ÖĞRENMEK, ÖĞRETİCİ, ÖĞRETMEK, ÖĞRETMEN
ÖĞRENCİ, ÖĞRENİM, ÖĞRENİŞ, ÖĞRENME, ÖĞRETİM, ÖĞRETİŞ, ÖĞRETME
ÖĞRETİ
ÖĞREK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖĞRETMENEVİ
-
-
[isim]
Öğretmenlerin barınma, yemek, eğlence vb. gereksinimlerini karşılamak üzere yapılmış bina
-
[isim]
Öğretmenlerin barınma, yemek, eğlence vb. gereksinimlerini karşılamak üzere yapılmış bina
- ÖĞRETİCİLİK
-
-
[isim]
Öğretici olma durumu
-
[isim]
Öğretici olma durumu
- ÖĞRETMENLİK
-
-
[isim]
Öğretmenin görevi
- "Hayatımızın askerlikte ve sivillikte kırk beş senesi öğretmenlik ile geçti." (Burhan Felek)
-
[isim]
Öğretmenin görevi
- ÖĞRENCELİK
-
-
[isim]
Öğrenmek amacıyla ilk yapılan iş
-
[isim]
Öğrenmek amacıyla ilk yapılan iş
- ÖĞRENİLMEK
-
-
[nsz]
Öğrenme işi yapılmak
-
[nsz]
Öğrenme işi yapılmak
- ÖĞRETİLMEK
-
-
[-e]
Öğretme işi yapılmak
- "Meğerse bana öğretilen o kısa ve sade cümlenin ne sihirli, ne müthiş bir tesiri varmış." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Öğretme işi yapılmak
- ÖĞRENCİLİK
-
-
[isim]
Öğrenci olma durumu, talebelik
- "Alamanya'daki öğrenciliğim Hitler'in iktidar yıllarına rastlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Öğrenci olma durumu, talebelik
- ÖĞRETİLME
-
-
[isim]
Öğretilmek işi
-
[isim]
Öğretilmek işi
- ÖĞRENİLME
-
-
[isim]
Öğrenilmek işi
-
[isim]
Öğrenilmek işi
- ÖĞRENİMLİ
-
-
[sıfat]
Öğrenim görmüş, okumuş, tahsilli
-
[sıfat]
Öğrenim görmüş, okumuş, tahsilli
- ÖĞRENMEK
-
-
[-i]
Bilgi edinmek
- "Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım." (Burhan Felek)
-
Bellemek
-
[nsz]
Yetenek, beceri kazanmak
- "Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti." (Refik Halit Karay)
-
Haber almak
- "Hüseyin, ayrılma kararını öğrenince tabancayı göğsüne dayamış, ateş etmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bilgi edinmek
- ÖĞRETİCİ
-
-
[sıfat]
Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik
- "Öğretici film."
-
[sıfat]
Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik
- ÖĞRETMEK
-
-
[-i]
Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak
- "Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış." (Refik Halit Karay)
-
Yetenek kazandırmak
-
Bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak
- "Bir şeyi bir adama öğretmek için öğretenle öğrenen arasında mutlaka ruhi bir yakınlık lazımdır." (Burhan Felek)
-
[-i]
Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak
- ÖĞRETMEN
-
-
[isim]
Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime
- "Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, muallim, muallime
- ÖĞRENİM
-
-
[isim]
Herhangi bir meslek, sanat veya iş için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışma, tahsil
- "Öğrenimini bitirmeye bir yıl kala Türkiye'deki büyük fabrika sahiplerinden çağrılar alıyormuş." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Herhangi bir meslek, sanat veya iş için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışma, tahsil
- ÖĞRETİM
-
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- "Ben bizzat bölükte ilköğretim hocalığı yaptım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- ÖĞRENCİ
-
-
[isim]
Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, talebe, şakirt
-
Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse
- "Kant'ın öğrencisi."
-
Özel ders alan kimse
-
[isim]
Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, talebe, şakirt
- ÖĞRETİŞ
-
-
[isim]
Öğretme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğretme işi veya biçimi
- ÖĞRENME
-
-
[isim]
Öğrenmek işi
- "Benim kafam böyle bir öğrenme usulüne de yaratılıştan müsait değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Öğrenmek işi
- ÖĞRENİŞ
-
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi