Başında şa olan 5 harfli 41 kelime var. Şa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde şa olan kelimeler listesine ya da sonu şa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında şa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AŞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAFİİ
- ...
- ŞATIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
-
Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
- ŞAHSİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kişiye ait, kişiyle ilgili, kişinin malı olan, kişisel, bireysel, özlük
- "Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Kişiye ait, kişiyle ilgili, kişinin malı olan, kişisel, bireysel, özlük
- ŞAMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İçine alan, kaplayan, kapsayan
-
[sıfat]
İçine alan, kaplayan, kapsayan
- ŞAYKA
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Türklerin Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazakların kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi
-
[isim]
Türklerin Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazakların kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi
- ŞAŞMA
-
-
[isim]
Şaşmak işi
-
[isim]
Şaşmak işi
- ŞAPÇI
-
-
[isim]
Şap yapan veya satan kimse
-
[isim]
Şap yapan veya satan kimse
- ŞARYO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir aletin veya aracın hareketli parçası
-
Yazı makinesinin kâğıt takılan, tuşlara vuruldukça ilerleyen bölümü
-
Bazı avcı uçaklarının kalkışını sağlayan fırlatma düzeni
-
Bir eğik düzlem boyunca arabaların taşınmasını sağlayan küçük vagon
-
[isim]
Bir aletin veya aracın hareketli parçası
- ŞARAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey
-
[isim]
Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey
- ŞAMAR
-
-
[isim]
Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş
- "Çavuş onun omzuna kuvvetli bir şamar indirdi." (Reşat Enis)
- "Sağ avcumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş
- ŞAVUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şakul, çekül
-
[isim]
Şakul, çekül
- ŞAYAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Uygun, yaraşır, değer, layık
- "Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Uygun, yaraşır, değer, layık
- ŞAŞAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görkem, gösteriş
-
Parlaklık, parıltı
-
[isim]
Görkem, gösteriş
- ŞAMAN
- ...
- ŞAHİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kartalgillerden, 50-55 cm uzunluğunda, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarda yaşayan yırtıcı bir kuş (Buteo buteo)
-
[isim]
Kartalgillerden, 50-55 cm uzunluğunda, Avrupa ve Asya'nın dağ, orman ve çalılıklarda yaşayan yırtıcı bir kuş (Buteo buteo)
- ŞALAK
-
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
- ŞAPKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık
- "Türkler başlık olarak 1925'te şapkayı kabul ettiler."
-
Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık
- "Soba borusu şapkası. Lamba şapkası."
-
Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme organlarını taşıyan şapka biçimindeki organ
-
Düzeltme işareti
-
[isim]
Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık
- ŞAHIS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kimse, kişi, zat
- "Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez." (Peyami Safa)
-
Kişi
-
[isim]
Kimse, kişi, zat
- ŞAKAK
-
-
[isim]
Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge
- "Genç adam tekrar elini hastanın başına, şakaklarına götürerek bütün yüzünü, boynunu okşadı." (Peyami Safa)
- "Ben o eski adam değilim, şakaklarım nasıl beyazlanmış, görmüyor musun?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge
- ŞAYET
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Eğer
- "Bu parayı şayet sen ben vermezsek veren, başkaları olacak." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[bağlaç]
Eğer