Sonunda ş olan 5 harfli 221 kelime var. Ş harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da başında ş harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ABRAŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alaca benekli
    • "Abraş at."
  2. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı)
  3. Çarpık, eğri, düzgün olmayan
  4. Ters, kaba, görgüsüz (kimse)
  5. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan, çapar (kimse)
  6. [isim] Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık
  7. [isim] Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık
  8. [isim] Deseni ve atkısı bozuk halı

DÜŞEŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de altı benekli olan yanlarının üste gelmesi
    • "Terlikçi İhsan, üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi." (Haldun Taner)
  2. Umulmayan iyi bir rastlama
    • "Sizin buraya uğramanız bir düşeş oldu."

BEZİŞ

  1. [isim] Bezme işi veya biçimi

GÖRÜŞ

  1. [isim] Gözle bir şeyi algılama yetisi
  2. Cezaevi ve hastanede yapılan ziyaret
  3. Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir
  4. Benzerlerinden ayıran özellik, konsept

DURUŞ

  1. [isim] Durma işi veya biçimi
    • "Ayol, bu kaçıncı duruş?" (Reşat Nuri Güntekin)

YATIŞ

  1. [isim] Yatma işi veya biçimi

DOLUŞ

  1. [isim] Dolma işi veya biçimi

HIMIŞ

  1. [isim] Ağaç çatkıların arasına kerpiç doldurularak yapılmış duvar veya bina

ÇIKIŞ

  1. [isim] Çıkma işi veya biçimi
    • "Çiğ patatesle patlıcanı düşününüz, sıcak külden çıkışına bakınız, ne leziz yemektir." (Refik Halit Karay)
  2. Bir yerden çıkmak için kullanılan yer
  3. Yokuş
  4. Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması
  5. Mezuniyet, okul bitirme
  6. Çıkış belgesi
  7. Beklenilmeyen bir sırada yapılan sert konuşma
  8. Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti
  9. Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı
  10. Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar

TIRAŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Saç veya sakalı kesme işi, yülüme
    • "Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ve hele kaybedilecek zaman yüzünden ya tıraş olmaya ya da temizlenmeye vakit kalmazsa..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme
    • "Asker tıraşı."
  3. Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal
    • "Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu."
  4. Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belli bir biçim vermek için yontma
  5. Yalan, asılsız, bıktırıcı söz
    • "Bırak tıraşı, doğru konuş."

ÇAMAŞ
...
BRANŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kol

YIKIŞ

  1. [isim] Yıkma işi veya biçimi

DİZİŞ

  1. [isim] Dizme işi veya biçimi

NAKIŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi
    • "Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim
    • "Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı
  4. Hile

TALAŞ

  1. [isim] Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar

DOYUŞ

  1. [isim] Doyma işi veya biçimi

ÇEMİŞ

  1. [sıfat] Sıska, zayıf (kimse)
  2. Görgüsüz, kaba (kimse)

BÜKÜŞ

  1. [isim] Bükme işi veya biçimi
    • "Her büküşünde yaradan koyu, kalın bir kan tabakası kabarıyordu." (Refik Halit Karay)

TELAŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir sebeple acelecilik
    • "Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." (Haldun Taner)
    • "Mabeyni büyük bir telaş alıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Nazım Paşa böyle bir içtimadan ne kadar telaş etse haklı idi." (Ahmet Rasim)
    • "Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe
    • "Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı." (Halide Edip Adıvar)
  3. Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa
    • "O günü vapurda bulunup da hanımların telaşını görseydiniz." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü