Sonunda ş olan 5 harfli 221 kelime var. Ş harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da başında ş harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIZIŞ
-
-
[isim]
Sızma işi veya biçimi
-
[isim]
Sızma işi veya biçimi
- ALMAŞ
-
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe
-
Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe
- SİNİŞ
-
-
[isim]
Sinme işi veya biçimi
-
[isim]
Sinme işi veya biçimi
- KURUŞ
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Liranın yüzde biri değerinde Türk parası
- "Kırmızı meşin üzerine yaldızlı en iyi cildi beş kuruşa yapardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Liranın yüzde biri değerinde Türk parası
- LİBOŞ
-
-
[isim]
Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse
-
[isim]
Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse
- YÜZÜŞ
-
-
[isim]
Yüzme işi veya biçimi
- "Sevdalı yüzüşlerde yunuslar / Yol gösteriyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Yüzme işi veya biçimi
- GEÇİŞ
-
-
[isim]
Geçme işi veya biçimi
- "Bekleme sabırsızlığını çoktan kaybetmiş olduğum için vaktin geçişini pek fark etmiyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Herhangi bir durumdaki değişme, intikal
- "Geçiş dönemi."
-
Resimde iki ayrı rengi birbirine bağlayan ara ton
-
Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi
-
Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama
-
[isim]
Geçme işi veya biçimi
- SOYUŞ
-
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
-
[isim]
Soyma işi veya biçimi
- BATIŞ
-
-
[isim]
Batma işi veya biçimi
-
[isim]
Batma işi veya biçimi
- ŞABAŞ
- ...
- YOKUŞ
-
-
[isim]
Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı
- "Arkadaşımla beraber ... kısa bir yokuşu tırmandık." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı
- KANİŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- "Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- REVİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş
-
Üslup
-
Tutum, yol
-
[isim]
Gidiş, yürüyüş
- BASIŞ
-
-
[isim]
Basma işi
-
[isim]
Basma işi
- GEZİŞ
-
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
- SARIŞ
-
-
[isim]
Sarma işi veya biçimi
-
[isim]
Sarma işi veya biçimi
- TELAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- "Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." (Haldun Taner)
- "Mabeyni büyük bir telaş alıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Nazım Paşa böyle bir içtimadan ne kadar telaş etse haklı idi." (Ahmet Rasim)
- "Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin." (Halide Edip Adıvar)
-
Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe
- "Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı." (Halide Edip Adıvar)
-
Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa
- "O günü vapurda bulunup da hanımların telaşını görseydiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- ÇÖKÜŞ
-
-
[isim]
Çökme işi veya biçimi, inhitat
-
Yıkılma
- "Yapıların depremde çöküşü korkunçtu."
-
Çömelip yere oturuş
- "Devenin çöküşü."
-
Devletlerin veya uygarlıkların son bulması, mahvolması, inhitat
- "Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş yılları."
-
[isim]
Çökme işi veya biçimi, inhitat
- SATIŞ
-
-
[isim]
Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılan işlem, satım
- "Satış işinin güçlüğünü orada iyice öğrendim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Satıcı ile alıcı arasında yapılan ve bir malın alıcıya verilmesi ve bunun karşılığında bir fiyat, bir değer alınması yoluyla yapılan işlem, satım
- UĞRAŞ
-
-
[isim]
Bir insanın yaptığı iş veya meslek, meşguliyet
-
Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele
-
[isim]
Bir insanın yaptığı iş veya meslek, meşguliyet