Sonunda ş olan 4 harfli 45 kelime var. Ş harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da başında ş harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UÇUŞ
-
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Uçma işi veya biçimi
- EMİŞ
-
-
[isim]
Emme işi veya biçimi
- "Çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. Toprağın suyu öyle bir emişi vardı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Emme işi veya biçimi
- ÜLÜŞ
-
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
-
[isim]
Kesilen hayvanın etinden alınan pay
- İNİŞ
-
-
[isim]
İnme işi veya biçimi
-
Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı
- "İnişte yol uzadıkça uzadı."
-
Gerileyiş, çöküş
-
Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu
-
[isim]
İnme işi veya biçimi
- AYAŞ
- ...
- İBİŞ
-
-
[isim]
Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen
-
Şapşal
-
[isim]
Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen
- MARŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ritmi, yürüyen bir kimsenin veya topluluğun adımlarını hatırlatan müzik parçası
- "Bu şiir ya da manzumeyi marş biçimine bile sokmuştur." (Salâh Birsel)
-
Bir topluluğu simgelemek için düzenlenmiş müzik parçası
- "Millî marş İstiklal Marşı'dır." (Anayasa)
-
Otomobil, kamyon vb. motorlu araçlarda motoru işletme düzeni
- "Marş anahtarı."
-
[ünlem]
Askerlikte yürüyüşe geçmek için verilen komut
-
[isim]
Ritmi, yürüyen bir kimsenin veya topluluğun adımlarını hatırlatan müzik parçası
- ÜLEŞ
-
-
[isim]
Pay
-
[isim]
Pay
- AÇIŞ
-
-
[isim]
Açma işi veya biçimi
-
[isim]
Açma işi veya biçimi
- OLUŞ
-
-
[isim]
Olma işi veya biçimi, vuku
-
Oluşma, teşekkül, tekevvün
-
Bir durumdan öteki duruma geçiş
-
[isim]
Olma işi veya biçimi, vuku
- NAAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- "Annemin naaşı teneşir üzerinde beyaz bir kefenle örtülüydü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ölen insanın vücudu, ceset
- BREŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal çimento ile lavlı, kavkılı, kabuklu, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kütle
-
Bir tür yapay mermer
-
[isim]
Doğal çimento ile lavlı, kavkılı, kabuklu, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kütle
- UMUŞ
- ...
- AZIŞ
-
-
[isim]
Azma işi veya biçimi
-
[isim]
Azma işi veya biçimi
- BROŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların takındıkları süs iğnesi
-
[isim]
Kadınların takındıkları süs iğnesi
- İTİŞ
-
-
[isim]
İtme işi veya biçimi
-
[isim]
İtme işi veya biçimi
- ATEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- "Uygarlık ateşten doğmuştur."
- "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
- "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
- "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Tutuşmuş olan cisim
-
Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
- "Yemeği ateşten indirdim."
- "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Patlayıcı silahların atılması
- "Top ateşi geceye kadar sürdü."
-
Vücut ısısı
- "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öfke, hırs, hınç
- "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
Coşkunluk
- "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
-
Tehlike, felaket
- "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
-
Büyük üzüntü, acı
- "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- KLOŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek)
- "O zaman kloş eteklerin modası yeni çıkmıştı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek)
- AGUŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kucak
- "Seniha'ya sarıldı, aguşuna alıp onu tekrar şımarttı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Kucak
- AKIŞ
-
-
[isim]
Akma işi veya biçimi
-
Geçip gitme, sürüp gitme
- "Günlerin akışı. Olayların akışı."
-
Akın
- "Meğer o akış da Rumeli topraklarında son istila hareketimizmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Akma işi veya biçimi