Başında ş olan 4 harfli 53 kelime var. Ş harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ş bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- ŞART
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
- "İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." (Falih Rıfkı Atay)
- "Anası, oğlan gelirse içeri almayacağına şart etmişti." (Memduh Şevket Esendal)
- "Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar." (Refik Halit Karay)
- "Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
- ŞİTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kış
-
[isim]
Kış
- ŞERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açma, ayırma
-
Bir anlatım veya kitabı açıklama, yorumlama
-
Bir şeyi açıklamak amacıyla yazılmış kitap
-
Açık ve ayrıntılı anlatma
-
[isim]
Açma, ayırma
- ŞEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, heves
- "Bütün gençlik heyecanlarımızın, şevklerimizin, çabalarımızın mesnedi olan ve adına Atatürk ilkeleri dediğimiz inançlar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir ." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevinç, neşe
- "Çiftlik yine, sabah oluyormuş gibi şevkini kaybetmeyen bir aydınlık içinde..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İstek, heves
- ŞULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alev, yalım
- "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Alev, yalım
- ŞECİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yürekli, yiğit
-
[sıfat]
Yürekli, yiğit
- ŞİRE
- ...
- ŞİKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi veya manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşma
-
Bir çıkar karşılığı, uzlaşarak bir iş yapma, aldatma
- "Bu işte şike var."
-
[isim]
Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi veya manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşma
- ŞASİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
-
Yapı işlerinde sürme çerçeve
-
Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
- ŞOSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
- "Portakal ve muz bahçeleri arası dolambaçlı hoş bir şoseyi takip etmiştik." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol
- ŞİİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım
- "Halk şiirinden, divan şiirinden değil, şiir mefhumundan, sadece şiirden bahsedeceğim." (Nurullah ataç)
- "Onun bir parçası olan insan da tazelenir bu mevsimde, ozanların şiir düzmeleri bu yüzdendir işte." (Melih Cevdet Anday)
-
Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey
- "Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım
- ŞEYH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarikat kurucusu, bir tarikatta en yüksek dereceye ulaşmış olan kimse
-
Tarikat büyüğü veya tarikat kollarından birinin başında bulunan kimse
-
Arap kabile ve aşireti başkanı
-
[isim]
Tarikat kurucusu, bir tarikatta en yüksek dereceye ulaşmış olan kimse
- ŞİLT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- "Kara Kuvvetleri şildi."
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- ŞARJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yükleme
-
[isim]
Yükleme
- ŞİME
- ...
- ŞAMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
-
[isim]
Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil
- ŞALİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- "Ankara şalisi. Bayrak yapılan şali."
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- ŞEMS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güneş
-
[isim]
Güneş
- ŞAKA
-
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
- "İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "İlk defa görüştüğümüz hâlde benimle şaka yaptı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife