Sonunda ız olan 5 harfli 24 kelime var. IZ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ız olan kelimeler listesine ya da başında ız olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANSIZ
-
-
[zarf]
Ansızın
-
[sıfat]
Anlayışsız, akılsız
-
[zarf]
Ansızın
- SAKIZ
-
-
[isim]
Bazı ağaçların ve özellikle sakız ağacının kabuğundan sızan, çiğnendiğinde yumuşayan, hoş kokulu, beyaz renkli reçine
- "Kız kucağında hiç kullanılmamış, sakız gibi bir çamaşır sepeti ile çadırdan çıktı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Şekerli ve kokulu ağızda çiğnenen eğlence yiyeceği, ciklet
-
Vücudu beyaz olup başta ve ayaklarda belirgin siyah işaretler bulunan, ince kemik yapılı ve yüksek ayaklı, ince yağsız uzun kuyruklu bir koyun türü
-
Sakız ağacı
- "Sizi İnce dağ yollarının sakız gölgeleri içinde yalnız bırakmak lazım geldiğini hissediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bazı ağaçların ve özellikle sakız ağacının kabuğundan sızan, çiğnendiğinde yumuşayan, hoş kokulu, beyaz renkli reçine
- TIKIZ
-
-
[sıfat]
Tıknaz
- "İkisi de tıkız ve aynı boyda." (Haldun Taner)
-
Çok sıkıştırılmaktan veya çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış, sıkı
- "Bu yastık pek tıkız olmuş."
-
Yoğunluğu çok, katı
- "Tıkız hamur."
-
[sıfat]
Tıknaz
- ALTIZ
-
-
[sıfat]
Altısı bir arada doğan (çocuk)
-
[sıfat]
Altısı bir arada doğan (çocuk)
- ANDIZ
-
-
[isim]
Yaprakları dikenli olan bir çeşit ardıç
- "Andız katranı."
-
Servi ağacı
- "İki yanda uzun boylu narin andızlar sıralıydı." (Cahit Uçuk)
-
Kırlarda yetişen yabani bir otun kökü
-
[isim]
Yaprakları dikenli olan bir çeşit ardıç
- HIFIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saklama
-
Ezberleme, akılda tutma
-
[isim]
Saklama
- LAFIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz, kelime
- "Lafız ve mana, tıpkı eskisi gibi birbirinden ayrı telakki ediliyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yasanın sözle anlatmak, bildirmek istediği anlam
-
[isim]
Söz, kelime
- HAYIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadınlarda aybaşı
-
[isim]
Kadınlarda aybaşı
- YALIZ
-
-
[sıfat]
Düz ve parlak (kas)
- "Yalız kas."
-
[sıfat]
Düz ve parlak (kas)
- NABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama
- "Nabzı durdu, nefesi durdu galiba." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Başına gelmeyen bela kalmadı. Azıcık nabza göre şerbet versen, başına bu dertler gelmezdi." (Aydın Boysan)
- "Doktor, hallacın yanına vardı. Nabzını tuttu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Milletin sesini işitmek, nabzını yoklamak, meselesini ve durumunu kaynakta öğrenmek istiyordu." (Tarık Buğra)
-
Eğilim, düşünce, niyet
- "Viyana'da hayat sevincinin nabzı kahvelerde atar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama
- HAMIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asit
-
[isim]
Asit
- KIMIZ
-
-
[isim]
Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi, bir Türk içkisi
- "Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[isim]
Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi, bir Türk içkisi
- SARIZ
- ...
- CILIZ
-
-
[sıfat]
Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- "Hanın sahibi cılız bir adamdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güçsüz, sönük (ışık)
-
Basit, değersiz, önemsiz
- "Mimaride cılız eserler vücuda geliyordu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif
- CAMIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Manda
-
[isim]
Manda
- ADSIZ
-
-
[sıfat]
Adı olmayan, isimsiz
-
Tanınmayan, bilinmeyen
- "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı
-
[sıfat]
Adı olmayan, isimsiz
- NAKIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bozma, çözme
-
Kırma
-
[isim]
Bozma, çözme
- AYSIZ
-
-
[sıfat]
Ay ışığı olmayan (gökyüzü, gece)
- "Aysız, bol yıldızlı, çekirge ötüşleriyle dolu bir geceydi." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Ay ışığı olmayan (gökyüzü, gece)
- DALIZ
-
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
-
[isim]
İç kulaktaki kemik dolambacın orta bölümü
- ARSIZ
-
-
[sıfat]
Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)
-
Açgözlü davranan (kimse)
-
Kolayca üreyebilen (bitki)
-
[sıfat]
Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)