Sonunda ırmak olan 8 harfli 24 kelime var. IRMAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ırmak olan kelimeler listesine ya da başında ırmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I K M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

5 Harfli Kelimeler

IRMAK, KIRMA, RAKIM

4 Harfli Kelimeler

AKIM, ARIK, IRAK, KARI, MARK, RAKI

3 Harfli Kelimeler

AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAM, KAR, KIR, RAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, AR, IR, MA, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIVIRMAK

  1. [-i] Herhangi bir şeyi bükmek
    • "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Kenarından katlamak
  3. Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
  4. Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
  5. Uydurup söylemek
    • "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
  6. [-e] Sapmak
    • "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
  7. [nsz] Yapmak istememek, yan çizmek
  8. [nsz] Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
    • "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)

ŞAŞIRMAK

  1. [-i] Bir işe nasıl başlayıp o işi nasıl sürdüreceğini ve nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak
    • "Söyleyeceğini şaşırmak."
    • "Hasta adamı da evden çıkarıp atmak olmaz, ne yapacağını şaşırmış kalmış." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [nsz] Doğru, gerçek ve gerekli olanı ayırt edemeyecek duruma gelmek
    • "Hastasını muayene ederken başında bulundular mı hele söz söylediler mi eli ayağı dolaşır, ya kalbi bulamaz ya nabzı şaşırır." (Atilla İlhan)
  3. [nsz] Ne yapmak gerektiğini bilememek, nasıl davranacağını kestirememek, hayret etmek
    • "... o kadar bağırırdı ki nihayet herif sersem olur, şaşırır, istediğini verirdi." (Memduh Şevket Esendal)

BATIRMAK

  1. [-i] Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
    • "Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." (Cahit Uçuk)
  2. [-i] Bir işte sermayeyi yitirmek
    • "Parasını batırmak."
  3. [-i] Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
    • "Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." (Haldun Taner)
  4. [-i] Kirletmek
    • "Üstünü başını batırmış."
  5. [-i] Mahvetmek
    • "Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi." (Cahit Sıtkı Tarancı)

KAYIRMAK

  1. [-i] Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
    • "Bizi kayıran, arayan yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak, birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek
    • "Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki." (Ahmet Muhip Dranas)

SIYIRMAK

  1. [-i] Hızla sürtünerek bir şeyin yüzünden bir parça soymak, koparmak veya üzerini hafifçe yırtmak
    • "Çark elini sıyırdı."
  2. Sürtünerek veya çekerek bir şeyi yerinden almak, kaldırmak, düşürmek
  3. Bir şeyin üstündeki örtüyü çekerek almak veya açmak
    • "Genç adam ceketini çıkardı, kolunu sıyırdı, uzattı." (Peyami Safa)
  4. Çekerek çıkarmak
    • "Kılıcını sıyırdı."
  5. Kazıyarak, silerek üzerinde veya içinde hiçbir şey bırakmamak
    • "Tabağı sıyırmak. Eti sıyırmak."
  6. Hafifçe dokunarak geçmek
    • "Kurşun başını sıyırıp geçti."
  7. Akıl sağlığını kaybetmiş olmak
  8. Çekip kurtarmak
    • "Hem o kız on gündür, yağmurlarla beraber devam eden çökkünlüğümden beni sıyırıp kurtaracak kudrette mi?" (Refik Halit Karay)

ARTIRMAK

  1. [-i] Artmasını sağlamak, çoğaltmak
  2. Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek
  3. Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek
  4. Herhangi bir davranışta ileri gitmek
    • "Sen edepsizliği adamakıllı artırdın."

AĞDIRMAK

  1. Ağmasına sebep olmak
  2. Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek
    • "Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak." (Adalet Ağaoğlu)

AZDIRMAK

  1. [-i] Azmasına sebep olmak
    • "Merhem yarayı azdırdı."
  2. Azgın duruma getirmek
    • "Taş atarak köpeği azdırdı."
  3. Şımartmak
    • "Yüz verip çocukları azdırdı."
  4. Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak
    • "Arkadaşları çocuğu azdırdılar."

ÇIĞIRMAK

  1. [-i] Çağırmak, seslenmek
  2. Türkü söylemek
    • "Gazi Rahman gene türküler çığıracaktır, eski türküleri çığıracaktır." (Tarık Buğra)

AÇTIRMAK

  1. [-i] Açma işini yaptırmak

TAŞIRMAK

  1. [-i] Taşmasına yol açmak
    • "Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır." (Refik Halit Karay)

KANIRMAK

  1. [-i] Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak
    • "Ağacın dalını kanırmak."
    • "Çiviyi kanırmak."

BAĞIRMAK

  1. [nsz] İnsan yüksek ve gür ses çıkarmak
    • "Yaşasın hürriyet diye bağırsa ismi tarihe geçecekti." (Ömer Seyfettin)
  2. Kendini belli etmek
    • "Kitap buradayım diye bağırıyor, sen onu görmüyorsun."
  3. [-e] Yüksek sesle azarlamak

ASTIRMAK

  1. [-i] Asma işini yaptırmak
    • "Yıkanan çamaşırları evin arkasında, uzak bir yere astırıyorum." (Aka Gündüz)

AKSIRMAK

  1. [nsz] Burun zarlarının gıcıklanması ile solunum kaslarının birdenbire kasılması üzerine, ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşaltmak, hapşırmak
    • "Açığa aksır, mikropları üstümüze savurma." (Burhan Felek)

KAÇIRMAK

  1. [-i] Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
  2. Bir işi belirlenen zamanda yapamamak
    • "Maçı kaçırdım."
  3. [nsz] Zor kullanarak yanında götürmek
    • "Kız kaçırmak."
  4. Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek
    • "Fırsatı kaçırdım."
  5. Yararlanamamak
    • "Penaltıyı kaçırdı."
  6. Gitmek, kaçmak zorunda bırakmak
    • "Söylene söylene adamı kaçırdı."
  7. [-den] Çalmak, kimsenin haberi olmadan götürmek, aşırmak
    • "İcradan eşya kaçırdılar."
  8. [nsz] Yasal olmayan yoldan bir ülkeye mal sokmak veya çıkarmak
    • "Uyuşturucu kaçırmak."
  9. [nsz] Ölçüyü, sınırı aşmak, fazlasına gitmek
    • "Kulübün yemeğinde biraz fazlaca kaçırmıştım." (Haldun Taner)
  10. [nsz] Sıvı, gaz vb. sızdırmak
    • "Çakmak, gaz kaçırıyor."
    • "Makine buhar kaçırıyor."
  11. [-e] İstemeyerek altını kirletmek
    • "Donuna kaçırmak."
  12. [nsz] Delirmek
    • "Zavallı kaçırmış."
  13. Bir araç veya aletle iş görürken aracı iyi kullanamama yüzünden kendine veya bir başkasına zarar vermek
    • "Usturayı elimden kaçırdım, yanağımı kestim."
  14. [-i] Birini veya bir şeyi göstermemek
    • "Karısını benden kaçırıyor."
  15. Yarışan bir koşucu diğeri tarafından hızla geçilip ara açılmak
  16. Futbol veya basketbolda savunduğu oyuncuyu boş bırakmak, pas almasına fırsat vermek

YATIRMAK

  1. [-i] Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
    • "Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [-i] Uyutmak
    • "Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar." (Ömer Seyfettin)
  3. [-i] Eğmek, yatık duruma getirmek
    • "Yağmur ekinleri yatırdı."
  4. [-i] Konuk etmek
  5. Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
    • "Eline geçen serveti ... emlaka yatırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
  6. Parayı bir kuruluşa vermek, teslim etmek
    • "Telefon parasını PTT'ye yatırdım."
  7. Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek
    • "Pastırmayı çemene yatırmak."
  8. [-i] Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak
    • "Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor." (Atilla İlhan)
  9. Harcamak
    • "Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır." (Haldun Taner)

ANDIRMAK

  1. [-i] Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
    • "Avrupa'nın ikinci, üçüncü derecedeki otellerini andıran birkaç otel de taştandır." (Salâh Birsel)

ATTIRMAK

  1. [-i] Atma işini yaptırmak
    • "Size fenalık edebilir, sizi işinizden attırır." (Haldun Taner)

ALDIRMAK

  1. [nsz] Alma işini yaptırmak
    • "Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." (Necati Cumalı)
  2. [-i] Getirtmek
    • "Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı." (Cahit Uçuk)
  3. Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak
    • "Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak."
  4. [-e] Önem vermek, değer vermek
    • "Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." (Nezihe Araz)
  5. [-den] Elindekini başkasına kaptırmak
    • "Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet." (Emrah)
  6. [-i] Sığdırmak
    • "Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü