Sonunda ın olan 6 harfli 51 kelime var. IN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ın olan kelimeler listesine ya da başında ın olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAYGIN
-
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- "A. Ş. Hisar, Türk romanında saygın yerini haklı olarak almıştır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- BIKKIN
-
-
[sıfat]
Çok bıkmış, usanmış, bezmiş
-
[sıfat]
Çok bıkmış, usanmış, bezmiş
- BAYGIN
-
-
[sıfat]
Bayılmış, kendinden geçmiş
- "İki tarafına sarhoş sarhoş sallanan sandalda balıkçıyı baygın buldu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Süzgün
- "Baygın bakış."
-
Gönül vermiş
-
İnsanı kendinden geçirir gibi olan
- "Bahçe kapısına varmadan daha / Baygın kokusu ıhlamurun." (Zeki Ömer Defne)
-
Yığılmış, dökülmüş
- "Açık eflatun ipek perdeler baygın ve büyük kelebek kanatları hâlinde yere kadar uzanıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bayılmış, kendinden geçmiş
- SARPIN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tahıl kuyusu, zahire ambarı, silo
-
Ekmeği koymaya yarayan dört gözlü sandık
-
[isim]
Tahıl kuyusu, zahire ambarı, silo
- KARGIN
-
-
[isim]
Eriyen karların oluşturduğu akarsu
-
Karla karışık yağan yağmur
-
[isim]
Eriyen karların oluşturduğu akarsu
- FIŞKIN
-
-
[isim]
Bir ağacın dibinden süren ince dal, sürgün, filiz, dal, piç
-
Asma kütüğünde hereğin üst yanında biten dal
-
[isim]
Bir ağacın dibinden süren ince dal, sürgün, filiz, dal, piç
- ÇIVGIN
-
-
[isim]
Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur
-
Ağaç sürgünü, filiz
-
Şıvgın
-
[isim]
Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur
- YANGIN
-
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş
- "Yangın yaklaştığı için yaverleri ve dostları telaşta idi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bey, bana teselli verecek yerde sen de yangına körükle gidiyorsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hastalıkta ateş
-
Coşkunluk
-
[sıfat]
Tutkun, düşkün, âşık
- "Haydi ben kumar yangınıyım fakat senin vaziyetin benimkinden daha vahim." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Zarara yol açan büyük ateş
- YALÇIN
-
-
[sıfat]
Dik, sarp
- "Yanık ve yalçın araziden geçerken Mehmet Emin Bey'in bir mısrasını hatırladım." (Halide Edip Adıvar)
-
Düz, kaygan
-
[sıfat]
Dik, sarp
- YATKIN
-
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- "Bugün birçoğumuzun romana yatkın bulmayacağı anlatımları pek rahat kullanmıştır." (Selim İleri)
-
Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük
- "Yatkın mal. Yatkın kumaş."
-
Bir işte yeteneği, becerisi olan
- "Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise bu yeni konusunda da öyle olacağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
Benimsemiş, alışmış, eğilimli
- "Yadırgamaya yatkındı; ama görmüştü kızın oyununu." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- ZIPKIN
-
-
[isim]
Büyük balıkları vurup çekmeye yarayan ucu çengelli mızrak
-
[isim]
Büyük balıkları vurup çekmeye yarayan ucu çengelli mızrak
- ÇILGIN
-
-
[sıfat]
Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun
- "Ömrümde ilk defa saat için çılgın gibi dövüştüm." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Şöyle az buçuk mürekkep yalamış bir insanı böylesine üç nutuk çılgına döndürür." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çok büyük, aşırı, olağanüstü
- "Onların bu çılgın aşklarına karşı konulacak engel setlerinin hiç hükmü yoktur." (Kemal Tahir)
-
[sıfat]
Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun
- ÇIKKIN
-
-
[sıfat]
Kabarık, şişkin
-
[sıfat]
Kabarık, şişkin
- SINGIN
-
-
[sıfat]
Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)
-
Çekingen, ürkek
-
Üzgün, düşünceli
-
[sıfat]
Gözü korkmuş, sinmiş (kimse)
- SALGIN
-
-
[sıfat]
Kısa zamanda çevredeki insan, hayvan veya bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan, müstevli
- "Salgın hastalık."
-
[isim]
Bir hastalığın veya başka bir durumun yaygınlaşması ve birçok kimseye birden bulaşması
- "Tifo salgını. Kumar salgını."
-
[isim]
Gereğinde herkesten para veya mal olarak toplanan geçici vergi
-
[isim]
Bir şeyin bir yere girip her yanı kaplaması, istila
- "Çekirge salgını."
-
[isim]
Belli bir hareketin, davranışın, sözün toplumda yaygınlaşması
-
[sıfat]
Kısa zamanda çevredeki insan, hayvan veya bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan, müstevli
- SARGIN
-
-
[zarf]
İçten, yürekten
-
[zarf]
İçten, yürekten
- KAÇKIN
-
-
[isim]
Bir yerden veya bir işten kaçmış kimse
- "Doktor kaçkını nice manyaklar içinde, narsist kompleksine müptela olanlar sandığınızdan çoktur." (Haldun Taner)
-
İnsanlardan uzak duran, insan içine çıkmak istemeyen kimse
-
[isim]
Bir yerden veya bir işten kaçmış kimse
- ÇALGIN
-
-
[isim]
Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin
-
Uzun zaman bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek, çalık
-
[sıfat]
Kötürüm, inmeli, sakat
-
[isim]
Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin
- BIÇKIN
-
-
[isim]
Külhanbeyi, kabadayı
- "Ulan, onlar bey, sen bıçkın." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Korkusuz, gözü pek, yürekli, cesur
- "Sekiz tane bıçkın, sekiz tane ayağı filarlı pınar başı çocuğuna kim laf dinletebilir ki..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Külhanbeyi, kabadayı
- AMANIN
-
-
[ünlem]
Korkma ve şaşma sözü
- "Amanın! Nasıl iş o, nasıl yaptın bunu?"
-
[ünlem]
Korkma ve şaşma sözü