Sonunda ın olan 5 harfli 42 kelime var. IN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ın olan kelimeler listesine ya da başında ın olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIYIN
-
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
-
[isim]
Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
- AZGIN
-
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- "Azgın hayvanın yularını kavrayarak başını alabildiğine havaya kaldırdı." (Haldun Taner)
-
Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten)
-
Çok yaramaz (çocuk)
-
Cinsel istekleri aşırı olan
-
Coşmuş, taşmış
- "Azgın su."
-
Gözü hiçbir şeyden yılmayan
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- YALIN
-
-
[isim]
Alev
-
[isim]
Alev
- AYGIN
- ...
- ARGIN
-
-
[sıfat]
Yorgun, zayıf, bitkin
- "Bir beyaz taycağız bakımsız, argın." (Ömer Seyfettin)
-
Beceriksiz
-
[sıfat]
Yorgun, zayıf, bitkin
- YIĞIN
-
-
[isim]
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
- "Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle
-
[isim]
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
- ARTIN
-
-
[isim]
Katyon
-
[isim]
Katyon
- HARIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
-
Hain, huysuz
-
Obur
-
[sıfat]
Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan)
- YARIN
-
-
[isim]
Bugünden sonra gelecek ilk gün
- "Yarın paydosu biraz erken çalarız, ödeşiriz." (Haldun Taner)
- "Yarından tezi yok, gitmeniz için icap edenleri yapmaya başlamalısınız." (Falih Rıfkı Atay)
-
Gelecek, ilerideki zaman
- "İnsan daima yarını düşünmeli."
-
[zarf]
Bugünden sonra gelecek ilk günde
- "Yarın geleceğim."
-
[isim]
Bugünden sonra gelecek ilk gün
- AŞKIN
-
-
[sıfat]
Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş
- "Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Benzerlerinden üstün
-
Çok, fazla
-
[sıfat]
Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş
- ANGIN
-
-
[sıfat]
Ünlü, anılmış, meşhur
-
[sıfat]
Ünlü, anılmış, meşhur
- ZIBIN
-
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi
-
Kolsuz giysi
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi
- SAYIN
-
-
[sıfat]
Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz, saygıdeğer, muhterem
-
[sıfat]
Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz, saygıdeğer, muhterem
- IZGIN
-
-
[isim]
Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica)
-
[isim]
Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica)
- KARIN
-
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
- "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
- "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Döl yatağı, rahim
- "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
- "Geminin karnı. Şişenin karnı."
-
Mide
- "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
-
İç, gönül, akıl, kafa
- "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
-
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- BATIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karın
-
Kuşak
- "O, dördüncü batından dedesi oluyor."
-
[isim]
Karın
- KALIN
-
-
[sıfat]
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
- "Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Enli ve gür (kaş)
-
Yoğun, akıcılığı az olan
- "Kalın bir sis tabakası."
-
Etli, dolgun
- "Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Pes (ses)
- "Aileyi geçindiren babaya bu kalın sesli, kalın kaşlı, yumuşak bakışlı adama saygı ile, biraz da korku ile bağlanmışızdır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
- TAYIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asker azığı
-
Asker ekmeği
-
Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek
- "Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân bulamıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Asker azığı
- ALGIN
-
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
-
Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
- MAYIN
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde
- "Akustik mayın. Mıknatıslı mayın."
-
[isim]
Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde