Sonunda ım olan 6 harfli 34 kelime var. IM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ım olan kelimeler listesine ya da başında ım olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALAŞIM
-
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
- SALKIM
-
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
-
Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
-
Topla atılan demir parçaları
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- ZIKKIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zehir, ağı
-
İçki ve sigara
- "Bu zıkkım haramdır, insana zararı vardır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Zehir, ağı
- İMANIM
-
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- TARTIM
-
-
[isim]
Ritim
-
[isim]
Ritim
- KIMKIM
-
-
[sıfat]
Ağır ağır konuşan (kimse)
-
Her işinde ağır davranan (kimse)
-
[sıfat]
Ağır ağır konuşan (kimse)
- RIHTIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer
- "Gençlik neşesi, bahar güneşi aydınlığı ve şarkı sesleri içinde küçük rıhtımlara yanaşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer
- TILSIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç
- "Hele bu Cumhuriyet sözünü ne seviyor, nasıl sihirli bir deyim, her şeyi bir anda değiştiriverecek bir tılsımmış gibi tekrarlıyor." (Atilla İlhan)
-
Büyülü olduğuna inanılan muska vb. şey
-
Çare, önlem, kuvvet
- "Bu insanlar, hastalık ve acı, görünmez bir canavar gibi yerlerinden kaptı mı çantaya tılsım gibi bakarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç
- YIRTIM
-
-
[isim]
Basma kumaş vb. dokuma
-
[isim]
Basma kumaş vb. dokuma
- PALDIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- "O başta: Kuskunu kopmuş eğerli düldüller. Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- HIMHIM
-
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- "Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Sesleri genizden çıkararak
- "Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin önüne götürdüler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- ONARIM
-
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- "Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti." (Orhan Kemal)
- "Ondan sonra da birkaç kez onarım görmüştür." (Salâh Birsel)
-
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore etme
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- UYARIM
-
-
[isim]
Bir uyaran karşısında organizmanın gösterdiği tepki, tembih
-
Bir uyarma sebebiyle herhangi bir kasta, salgı bezinde olan açık veya gizli değişme
-
[isim]
Bir uyaran karşısında organizmanın gösterdiği tepki, tembih
- ATILIM
-
-
[isim]
Atılma işi
-
İleri atılma
-
Hızla ilerleme, hamle, savlet
-
Sayı kazanmak amacıyla yapılan atılış, hücum
-
Herhangi bir konuda ilerleme çabası, hamle
-
[isim]
Atılma işi
- YAYLIM
-
-
[isim]
Yayılma, dağılma işi
- "Narayı müteakip müthiş bir küfür yaylımı, daha ardından feryat ve figan..." (Sermet Muhtar Alus)
-
Yaylak, otlak
-
[isim]
Yayılma, dağılma işi
- KIRPIM
- ...
- ÇAĞRIM
-
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- "İki çağrım ötede bir pınar var."
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- IŞINIM
-
-
[isim]
Işın veya tanecik yayımı, ışıma, radyasyon
-
Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan ögelerin bütünü, ışıma, radyasyon
-
Bir enerjinin ışık demeti durumunda yayılması, ışıma, radyasyon
-
Isının, bir kaynaktan ışın ve dalga hareketi yoluyla yayılması, ışıma, radyasyon
-
[isim]
Işın veya tanecik yayımı, ışıma, radyasyon
- AÇILIM
-
-
[isim]
Açılma
-
Bakış açısı
- "Bu gezi dış politikada yeni bir açılımı simgeliyor."
-
Sağ açıklık
- "Güneşin bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir."
-
Bir kısaltma veya formülün açık biçimi
-
[isim]
Açılma