Sonunda ım olan 6 harfli 34 kelime var. IM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ım olan kelimeler listesine ya da başında ım olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İMANIM
-
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- "Ben bu devreyi geçirinceye kadar imanım gevremiştir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
(imanım) "kardeş, arkadaş" anlamında bir seslenme sözü
- SALKIM
-
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
-
Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
-
Topla atılan demir parçaları
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- ONARIM
-
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- "Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti." (Orhan Kemal)
- "Ondan sonra da birkaç kez onarım görmüştür." (Salâh Birsel)
-
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore etme
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- ALAŞIM
-
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
- PALDIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- "O başta: Kuskunu kopmuş eğerli düldüller. Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- KIVRIM
-
-
[isim]
Bir şeyin kıvrılan yeri, büklüm
-
Bir tür tatlı
- "Cevizli kıvrım."
-
Ayrım, dönemeç
- "Yolun kıvrımında ayrılanlarla dönüp bakıştık." (Aka Gündüz)
-
Kıvrılma sonunda oluşan toprak dalgası
-
[isim]
Bir şeyin kıvrılan yeri, büklüm
- TARTIM
-
-
[isim]
Ritim
-
[isim]
Ritim
- ATILIM
-
-
[isim]
Atılma işi
-
İleri atılma
-
Hızla ilerleme, hamle, savlet
-
Sayı kazanmak amacıyla yapılan atılış, hücum
-
Herhangi bir konuda ilerleme çabası, hamle
-
[isim]
Atılma işi
- SARSIM
-
-
[isim]
Sarsma işi
-
Tedirginlik
-
[isim]
Sarsma işi
- TALKIM
-
-
[isim]
Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi
-
[isim]
Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi
- ÇAĞRIM
-
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- "İki çağrım ötede bir pınar var."
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- KIRKIM
-
-
[isim]
Davarların kırkılması işi
-
Davarların kırkıldıkları mevsim
-
[isim]
Davarların kırkılması işi
- HIMHIM
-
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- "Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Sesleri genizden çıkararak
- "Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin önüne götürdüler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- TILSIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç
- "Hele bu Cumhuriyet sözünü ne seviyor, nasıl sihirli bir deyim, her şeyi bir anda değiştiriverecek bir tılsımmış gibi tekrarlıyor." (Atilla İlhan)
-
Büyülü olduğuna inanılan muska vb. şey
-
Çare, önlem, kuvvet
- "Bu insanlar, hastalık ve acı, görünmez bir canavar gibi yerlerinden kaptı mı çantaya tılsım gibi bakarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç
- ARITIM
-
-
[isim]
Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj
-
[isim]
Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj
- AÇINIM
-
-
[isim]
Açınma işi, inkişaf
-
Bir cismin yüzeylerinin açılıp bir düzlem üzerine yayılması, inkişaf
-
[isim]
Açınma işi, inkişaf
- KIRPIM
- ...
- ULAŞIM
-
-
[isim]
Ulaşma işi
-
Köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş geliş, münakale, muvasala, temas
- "İki şehir arasında ulaşım kesildi."
-
Bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarma
-
[isim]
Ulaşma işi
- KIMKIM
-
-
[sıfat]
Ağır ağır konuşan (kimse)
-
Her işinde ağır davranan (kimse)
-
[sıfat]
Ağır ağır konuşan (kimse)