Sonunda ım olan 6 harfli 34 kelime var. IM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ım olan kelimeler listesine ya da başında ım olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RIHTIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer
- "Gençlik neşesi, bahar güneşi aydınlığı ve şarkı sesleri içinde küçük rıhtımlara yanaşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer
- SALKIM
-
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
-
Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
-
Topla atılan demir parçaları
-
[isim]
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve
- ALAŞIM
-
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
-
[isim]
Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
- HIMHIM
-
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- "Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Sesleri genizden çıkararak
- "Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin önüne götürdüler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)
- YIRTIM
-
-
[isim]
Basma kumaş vb. dokuma
-
[isim]
Basma kumaş vb. dokuma
- KIRKIM
-
-
[isim]
Davarların kırkılması işi
-
Davarların kırkıldıkları mevsim
-
[isim]
Davarların kırkılması işi
- SARSIM
-
-
[isim]
Sarsma işi
-
Tedirginlik
-
[isim]
Sarsma işi
- ONARIM
-
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- "Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti." (Orhan Kemal)
- "Ondan sonra da birkaç kez onarım görmüştür." (Salâh Birsel)
-
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore etme
-
[isim]
Onarma işi, tamirat, tamir
- AÇILIM
-
-
[isim]
Açılma
-
Bakış açısı
- "Bu gezi dış politikada yeni bir açılımı simgeliyor."
-
Sağ açıklık
- "Güneşin bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir."
-
Bir kısaltma veya formülün açık biçimi
-
[isim]
Açılma
- IŞITIM
-
-
[isim]
İçine yağ konularak ucundaki fitil sayesinde ışık elde edilen kandil
-
[isim]
İçine yağ konularak ucundaki fitil sayesinde ışık elde edilen kandil
- UZANIM
-
-
[isim]
Nitelik, özellik, ölçü, boyut
-
Yerden herhangi bir gezegene ve güneşe uzanan iki doğrultu arasındaki açı
-
Titreşim durumunda bulunan bir noktanın, herhangi bir anda titreşim merkezinden uzaklığı
-
[isim]
Nitelik, özellik, ölçü, boyut
- TALKIM
-
-
[isim]
Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi
-
[isim]
Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi
- IŞINIM
-
-
[isim]
Işın veya tanecik yayımı, ışıma, radyasyon
-
Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan ögelerin bütünü, ışıma, radyasyon
-
Bir enerjinin ışık demeti durumunda yayılması, ışıma, radyasyon
-
Isının, bir kaynaktan ışın ve dalga hareketi yoluyla yayılması, ışıma, radyasyon
-
[isim]
Işın veya tanecik yayımı, ışıma, radyasyon
- UZATIM
-
-
[isim]
Uzatma işi
- "Süre uzatımı."
-
[isim]
Uzatma işi
- ÇAĞRIM
-
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- "İki çağrım ötede bir pınar var."
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- KAYYIM
- ...
- KIVRIM
-
-
[isim]
Bir şeyin kıvrılan yeri, büklüm
-
Bir tür tatlı
- "Cevizli kıvrım."
-
Ayrım, dönemeç
- "Yolun kıvrımında ayrılanlarla dönüp bakıştık." (Aka Gündüz)
-
Kıvrılma sonunda oluşan toprak dalgası
-
[isim]
Bir şeyin kıvrılan yeri, büklüm
- ULAŞIM
-
-
[isim]
Ulaşma işi
-
Köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş geliş, münakale, muvasala, temas
- "İki şehir arasında ulaşım kesildi."
-
Bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarma
-
[isim]
Ulaşma işi
- ATILIM
-
-
[isim]
Atılma işi
-
İleri atılma
-
Hızla ilerleme, hamle, savlet
-
Sayı kazanmak amacıyla yapılan atılış, hücum
-
Herhangi bir konuda ilerleme çabası, hamle
-
[isim]
Atılma işi