Sonunda ık olan 8 harfli 533 kelime var. IK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ık olan kelimeler listesine ya da başında ık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAPLILIK
- ...
- TANIKLIK
-
-
[isim]
Tanık olma durumu veya tanığın yaptığı iş, şahitlik
- "İntihar etmeden önce de aleyhte tanıklık edecek, yargıcı temizleyecekti." (Çetin Altan)
-
[isim]
Tanık olma durumu veya tanığın yaptığı iş, şahitlik
- TIRCILIK
- ...
- DIŞARLIK
-
-
[isim]
Taşra
- "Ben bu hâli uzun zaman dışarlıkta yaşamış birkaç kişide gördüm." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yaşadığı yerden başka bir yere giderken giyilen kıyafet
-
[isim]
Taşra
- LAKÇILIK
-
-
[isim]
Lakçının işi
-
[isim]
Lakçının işi
- BAĞDAŞIK
-
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
- KARANLIK
-
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- "Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti." (Ömer Seyfettin)
- "Gözleriyle sokakların karanlıklarını yırtmaya uğraşarak sinirli bir telaş içinde çırpınıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Işık olmama durumu
- "Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz." (Haldun Taner)
- "Türkiye'nin güneşi battı, karanlığa gömüldük." (Burhan Felek)
-
Yasalara, töreye uygun olmayan
- "Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum)
- "Bu kadar karışık ve karanlık bir mevzuda neye istinaden, hangi ... teşhis konulabilir?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Karışık
-
[isim]
Üzüntü, sıkıntı, perişanlık
- "Demiştim ya; bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- BAŞATLIK
-
-
[isim]
Başat olma durumu, hâkimiyet
-
[isim]
Başat olma durumu, hâkimiyet
- TAKIKLIK
- ...
- UKALALIK
-
-
[isim]
Ukala olma durumu veya ukalaca davranış
- "Bir küçük defter içinde üç beş satırla uzun bir ukalalığa ne lüzum var?" (Aka Gündüz)
-
[isim]
Ukala olma durumu veya ukalaca davranış
- NİKAHLIK
- ...
- ÇARIKLIK
-
-
[isim]
Çarık konulacak yer
-
[sıfat]
Çarık yapmaya elverişli
- "Çarıklık deri."
-
[isim]
Çarık konulacak yer
- MINCIRIK
-
-
Küçük, afacan, zeki (çocuk)
- "Bu nitelikleriyle bu sevimli mıncırıklar, bazen nice büyüklerden bile zeki olabiliyorlar." (Haldun Taner)
-
Küçük, afacan, zeki (çocuk)
- USANÇLIK
-
-
[isim]
Usanma durumunda olma, bıkma
- "Üzüntüyle usançlık getirip işinden soğumasın!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Usanma durumunda olma, bıkma
- ÇANCILIK
-
-
[isim]
Çancının işi veya mesleği
-
[isim]
Çancının işi veya mesleği
- ORALILIK
-
-
[isim]
Oralı olma durumu
- "Gözlerinde bir uzaklık, bir oralılık hâli sezerdim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Oralı olma durumu
- TEZATLIK
- ...
- BAĞCILIK
-
-
[isim]
Bağ yetiştirme ve ürününü satma işi
-
[isim]
Bağ yetiştirme ve ürününü satma işi
- SADIKLIK
- ...
- SAĞIMLIK
-
-
[sıfat]
Sağılmak için beslenen (hayvan)
-
[sıfat]
Sağılmak için beslenen (hayvan)