Sonunda ık olan 6 harfli 135 kelime var. IK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ık olan kelimeler listesine ya da başında ık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAKLIK
-
-
[isim]
Uyanıklık, teyakkuz
-
[isim]
Uyanıklık, teyakkuz
- TIRMIK
-
-
[isim]
Tırnak beresi
- "Yüzünde tırmıklar vardı." (Peyami Safa)
-
Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç
-
[isim]
Tırnak beresi
- BAĞCIK
-
-
[isim]
Bağlama işinde kullanılan şerit biçiminde bağ
-
[isim]
Bağlama işinde kullanılan şerit biçiminde bağ
- KANCIK
-
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
-
[sıfat]
Dönek, güvenilmez
-
Kadın
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
- ÇIKRIK
-
-
[isim]
Kuyudan kovayı çekmeye yarayan ve el ile çevrilen araç
-
İplik bükme, iplik sarma vb. işlerde kullanılan, el veya ayakla çevrilen dolap
-
Ağır bir şeyi çekecek ipin sarılmasına yarayan ve bir eksen üzerinde uzunca bir kolla çevrilerek dönen silindir
-
[isim]
Kuyudan kovayı çekmeye yarayan ve el ile çevrilen araç
- PAKLIK
-
-
[isim]
Temizlik
-
[isim]
Temizlik
- YASTIK
-
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- "Pencerenin önünde uzun yüksekçe bir sedirle ot yastıkları var." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu biçimde yapılmış ve türlü işlerde kullanılan şey
- "İğne yastığı. Ütü yastığı."
-
Fide yetiştirmek için ince toprak ve gübreden hazırlanmış yüksekçe yer
-
Yapılarda, makinelerde bazı bölümlerin üzerine dayandığı parça
-
[isim]
Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
- ALTLIK
-
-
[isim]
Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey
- "Bardak altlığı."
-
Hayvanların altına yayılan ot veya saman
-
Arabaya koşulan atların yolları kirletmemesi için kuyruğunun altına yerleştirilen torba
-
[isim]
Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey
- ALAÇIK
-
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
-
Keçeden yapılan çadır
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
- OVALIK
-
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- "Ovalık memleket."
-
[sıfat]
Ovası olan, ovalarla kaplı
- ARILIK
-
-
[isim]
Temizlik
-
Katışıksızlık
-
Günahsızlık
- "Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü." (Tahsin Yücel)
-
[isim]
Temizlik
- DARLIK
-
-
[isim]
Dar olma durumu
-
Geçim zorluğu
-
İç sıkıntısı
- "Yüreği göğsünü yırtacak gibi hopluyor, boğazına bir darlık tıkanıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Dar olma durumu
- MATLIK
-
-
[isim]
Mat olma durumu
-
[isim]
Mat olma durumu
- RASTIK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kadınların kaşlarını veya saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya
- "Rastıkla, yanağındaki beni boyamayı da unutmadı." (Sermet Muhtar Alus)
-
Sürme (III)
-
[isim]
Kadınların kaşlarını veya saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya
- SAZLIK
-
-
[isim]
Sazları (I) çok olan yer
- "Bu sık sazlığın gölgesinden kurtulan yerlerde, derenin sakin suları, buğulanmış bir gümüş rengiyle görünüyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sazları (I) çok olan yer
- OVACIK
- ...
- ÇARPIK
-
-
Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı
- "İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu." (Çetin Altan)
-
Kötü
- "Oraya özellikle çarpık vasıfları olanları toplarlarmış." (Haldun Taner)
-
Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan
-
[zarf]
Aksi, ters, huysuz bir biçimde
- "Nedense Makbule, bu davetten çarpık dönüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı
- CIRNIK
-
-
[isim]
Set duvarlarında su akacak delik
-
[isim]
Set duvarlarında su akacak delik
- SALTIK
-
-
[sıfat]
Mutlak
- "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
-
Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)
-
[sıfat]
Mutlak
- AZICIK
-
-
[sıfat]
Çok az, biraz
- "Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Kısa bir süre
-
[sıfat]
Çok az, biraz