Sonunda ık olan 5 harfli 78 kelime var. IK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ık olan kelimeler listesine ya da başında ık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KISIK
-
-
[sıfat]
Kısılmış olan
-
Boğuk, güçlükle çıkan (ses)
- "Sonra kısık fakat ateşli, tutkun bir kadın sesi korkuyla, hiddetle haykırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı)
-
[isim]
Kanyon
-
[sıfat]
Kısılmış olan
- KAYIK
-
-
[isim]
Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne
- "Balıkçı kayığı."
-
[sıfat]
Bir yana kaymış
-
[isim]
Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne
- PIŞIK
- ...
- YAYIK
-
-
[isim]
Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine
- "Nina'nın bildiği alet değirmen ve yayıktır; buğday öğüten ve tereyağı çıkaran yararlı iki basit makine." (Refik Halit Karay)
- "Yayık dövmek, yağ çıkartmak yeni gelinlerin görevi." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine
- ANLIK
-
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- "Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- KALIK
-
-
Kalmış, artmış
-
Eskimiş
-
Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
-
Eksik, noksan
-
Kalmış, artmış
- KIZIK
- ...
- SANIK
-
-
[sıfat]
Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş (kimse), maznun
-
[sıfat]
Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş (kimse), maznun
- CIVIK
-
-
[sıfat]
Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış
- "Cıvık kar."
- "Cıvık hamur."
- "Cıvık çamur."
-
Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan (kimse)
-
[sıfat]
Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış
- SARIK
-
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- "O artık sarığı ile, cübbesi ve lapçınları ile tam bir hoca efendi idi." (Tarık Buğra)
-
Kavuk, fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent, şal vb
-
[isim]
Sarılarak meydana getirilen başlık
- KIRIK
-
-
[sıfat]
Kırılmış olan
- "Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Melez
- "Kırık tazı."
-
Tam nota göre düşük olan (not)
- "Üç dersten kırığı var. Kırık not."
-
[isim]
Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
- "Cam kırığı."
-
[isim]
Kemiğin bir etki ile kırılması
- "Kolunda kırık yok ama çıkık var."
-
[isim]
Bir şeyin kırılan yeri
- "Bunun kırığı neresinde?"
-
[isim]
Kırıntı
- "Ekmek kırığı."
-
[isim]
Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
-
Gücenmiş, üzgün
- "Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." (Behçet Necatigil)
-
[sıfat]
Kırılmış olan
- SINIK
-
-
[sıfat]
Kırık, çıkık
-
Yenilmiş, bozguna uğramış
-
[sıfat]
Kırık, çıkık
- AŞLIK
-
-
[isim]
Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler
-
Dövüldükten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan buğday
-
Zahire
-
[isim]
Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler
- KARIK
-
-
[isim]
Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
-
[sıfat]
Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
-
[isim]
Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
- YAPIK
-
-
[isim]
Belleme (II)
-
Yeniçerilerin giydikleri üstlük
-
[isim]
Belleme (II)
- TAKIK
- ...
- YILIK
-
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
-
Şaşı (göz)
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
- KIPIK
-
-
[sıfat]
Yarı kapalı (göz)
-
[sıfat]
Yarı kapalı (göz)
- AYRIK
-
-
[sıfat]
Ayrılmış
- "Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna
-
Kural dışı
-
Düzgün ve uygun olmayan, çarpık
- "Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği çarpık ve ayrık bacaklı, tenasüpsüz olmaktan korur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ayrık otu
-
[sıfat]
Ayrılmış
- ÇALIK
-
-
[sıfat]
Çarpık
- "Ağzı burnu çalık."
-
Verev kesilmiş
- "Kumaşın bir yanı çalık."
-
Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan
- "Aklı çalık. Rengi çalık."
-
Adı defterden silinmiş
-
Yüzünde çıban veya yara yeri olan
-
[isim]
Çıban yeri
-
[isim]
Koyunlarda çiçek hastalığı
-
[isim]
Çalgın
-
Yan yan giden
- "Çalık at."
-
[sıfat]
Çarpık