Sonunda ık olan 5 harfli 78 kelime var. IK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ık olan kelimeler listesine ya da başında ık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AZLIK

  1. [isim] Az olma durumu
  2. Azınlık

FITIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İç organlardan bir parçanın, genellikle bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık
    • "Musiki hocamız genç yaşında bir fıtık ameliyatı sonunda ölmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)

LAYIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan
    • "Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." (Peyami Safa)
    • "Ben işte oyum, şimdi söylemeye layık görmediğiniz Dikmen Yıldızı..." (Aka Gündüz)
    • "Bu itimada ne kadar az layık olduklarının farkına ancak yıllar sonra varabilmişimdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir kimseye uygun olan, yaraşan
    • "İster misin, Tayfun'un da gözüne ilişsin; layığını bulmuş diye sevinsin." (Sermet Muhtar Alus)

TANIK

  1. [isim] Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit
    • "Aksini söyleyen bir tanık da çıkmamıştı." (Tarık Buğra)
  2. Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit

YIKIK

  1. [sıfat] Yıkılmış olan, harap, viran
    • "Oradaki yıkık evin kapısından belki gökyüzüne gireceğiz." (Reşat Nuri Güntekin)

YILIK

  1. [sıfat] Çarpık, eğri (ağız)
  2. Şaşı (göz)

GIDIK

  1. [isim] Çene altı, gerdan

KISIK

  1. [sıfat] Kısılmış olan
  2. Boğuk, güçlükle çıkan (ses)
    • "Sonra kısık fakat ateşli, tutkun bir kadın sesi korkuyla, hiddetle haykırdı." (Halide Edip Adıvar)
  3. Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı)
  4. [isim] Kanyon

RIZIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek, içecek şey, azık
    • "Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız." (Refik Halit Karay)
  2. Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet
    • "Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." (Mehmet Çınarlı)

ISLIK

  1. [isim] Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
    • "Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
    • "Kocası kapıyı çekmiş, ıslık çalarak merdivenleri inip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir şeyin çıkardığı ince ve tiz ses
    • "Söz dişlerinin arasından keskin bir ıslık şiddetiyle çıktı." (Aka Gündüz)

ALLIK

  1. [isim] Al olma durumu
    • "Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar." (Sermet Muhtar Alus)
  2. Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya

PIŞIK
...
AYRIK

  1. [sıfat] Ayrılmış
    • "Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna
  3. Kural dışı
  4. Düzgün ve uygun olmayan, çarpık
    • "Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği çarpık ve ayrık bacaklı, tenasüpsüz olmaktan korur." (Refik Halit Karay)
  5. [isim] Ayrık otu

KAZIK

  1. [isim] Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
    • "Çadır kazığı."
    • "Hayvanı kazığa bağlamak."
    • "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
    • "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
  2. Direk, sopa
  3. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
  4. [sıfat] Çok zor (soru, sınav vb.)
  5. Alışverişte aldatma, aldatılma
  6. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
  7. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
  8. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası

KIZIK
...
AYLIK

  1. [isim] Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş
    • "Ordu ve hükûmet aylıklarımızın bir kısmıyla altın alırdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. [sıfat] Bir ay içinde olan
    • "Aylık kazanç."
  3. [sıfat] Bir ay süren
    • "Aylık iş."
  4. [sıfat] Ayda bir kez yapılan veya çıkan
    • "Aylık toplantı. Aylık rapor. Aylık dergi."
  5. [sıfat] Belirli aydan beri var olan
    • "Üç aylık çocuk..."
  6. [zarf] Ay olarak, bir ay için
    • "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)

DIŞIK

  1. [isim] Cüruf

KIPIK

  1. [sıfat] Yarı kapalı (göz)

KITIK

  1. [isim] Minder, yastık vb.ni doldurmak için kullanılan ve bazen de sıvanın içine katılan keten ve kendir lifleri

SIRIK

  1. [isim] Değnekten uzun ve kalınca ağaç
    • "Duvarların üstüne yan yana henüz kesilmiş kavak sırıkları dizilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü