Sonunda ı olan 5 harfli 227 kelime var. I harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ı harfi olan kelimeler listesine ya da başında ı harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BASKI
-
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- "Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bası sayısı
- "Bu gazetenin baskısı yüz bindir."
-
Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri
- "Sözlüğün yeni baskısı."
-
Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı
- "Etek baskısı."
-
Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
- "Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık." (Necati Cumalı)
-
Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres
-
Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu
-
Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- SAZCI
-
-
[isim]
Saz çalan kimse, sazende
- "Bir sazcı ile beraber halk türküleri söylemeye razı olursanız ne âlâ..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Saz yapan veya satan kimse
-
[isim]
Saz çalan kimse, sazende
- TATLI
-
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- "Tatlı nar. Tatlı elma."
- "Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım." (Orhan Veli Kanık)
-
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
- "Tatlı su. Tatlı salatalık."
-
[isim]
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
- "Baklava, revani, lokma birer tatlıdır."
-
[zarf]
Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
- "Ne tatlı bakıyordu."
-
İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
- "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- ARPÇI
-
-
[isim]
Arp çalan kimse
-
[isim]
Arp çalan kimse
- ÇAĞRI
-
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- "Bu gizli çağrı neden icap ediyordu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çağrı cihazı
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- ARACI
-
-
[isim]
Ara bulucu
-
Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt
-
İki şey arasında, bağlantı kuran kimse, vasıta
-
İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği
-
[isim]
Ara bulucu
- BAYRI
-
-
[sıfat]
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim
-
[sıfat]
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim
- YASSI
-
-
[sıfat]
Yayvan ve düz
- "Bizim taraflar ormanlık, dağları yassı, alçak." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yayvan ve düz
- ZAĞLI
-
-
[sıfat]
Kılağılı
-
[sıfat]
Kılağılı
- FIŞKI
-
-
[isim]
Atgillerin taze dışkısı, tersi
-
[isim]
Atgillerin taze dışkısı, tersi
- KAŞLI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte kaşı olan
- "Çatık kaşlı adam. İnce kaşlı kadın. Kaşlı yüzük."
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte kaşı olan
- MALCI
-
-
[isim]
Mal alıp satan kimse
-
[isim]
Mal alıp satan kimse
- TAVCI
-
-
[isim]
Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kimse
-
Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın veya mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kimse
-
[isim]
Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kimse
- ARALI
- ...
- ÇANDI
-
-
[isim]
Çivisiz, birbirine geçirilme yöntemine göre kesilmiş hazır kereste
- "Evi, ahırı, samanlığı babadan kalma, çandı yani çivisiz yapılmış keresteler birbirine geçirilerek yapılmış." (Halide Edip Adıvar)
-
Tahta kapak veya tavan
-
[isim]
Çivisiz, birbirine geçirilme yöntemine göre kesilmiş hazır kereste
- FALCI
-
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- "Falcılar, gelecekte olacakları bir bir bilir ve söyler." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Fala bakmayı kendine geçim yolu yapan kimse
- KASLI
-
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
- ÇAVLI
-
-
[isim]
Henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu
-
[isim]
Henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu
- PIRPI
-
-
[isim]
Yılan sokmasına karşı ilaç olduğuna inanılan bir tür taş, yılan taşı
-
[isim]
Yılan sokmasına karşı ilaç olduğuna inanılan bir tür taş, yılan taşı
- AZILI
-
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
- "Azılı katil."
-
Çok şiddetli, korkunç
- "En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın