Başında üzü olan 22 kelime var. Üzü ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde üzü olan kelimeler listesine ya da sonu üzü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında üzü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÜZÜNTÜSÜZLÜK
ÜZÜLEBİLMEK, ÜZÜLÜVERMEK
ÜZÜLEBİLME, ÜZÜLÜVERME, ÜZÜMGÜNEŞİ
ÜZÜMCÜLÜK, ÜZÜNTÜSÜZ
ÜZÜCÜLÜK, ÜZÜNTÜLÜ
ÜZÜLMEK, ÜZÜMSÜZ, ÜZÜNÇLÜ
ÜZÜLME, ÜZÜLÜŞ, ÜZÜMCÜ, ÜZÜMLÜ, ÜZÜMSÜ, ÜZÜNTÜ
ÜZÜCÜ, ÜZÜNÇ
ÜZÜM
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜZÜNTÜSÜZLÜK
- ...
- ÜZÜLÜVERMEK
- ...
- ÜZÜLEBİLMEK
- ...
- ÜZÜMGÜNEŞİ
-
-
[isim]
İnce uzun gövdeli, ön kanatlı ve ince duyargalı küçük kelebek
-
[isim]
İnce uzun gövdeli, ön kanatlı ve ince duyargalı küçük kelebek
- ÜZÜLÜVERME
- ...
- ÜZÜLEBİLME
- ...
- ÜZÜMCÜLÜK
-
-
[isim]
Üzüm yetiştirme ve satma işi
-
[isim]
Üzüm yetiştirme ve satma işi
- ÜZÜNTÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Üzüntüsü olmayan, sıkıntısız, acısız
-
[zarf]
Üzüntüsüz bir biçimde, üzüntüsü olmadan
-
[sıfat]
Üzüntüsü olmayan, sıkıntısız, acısız
- ÜZÜNTÜLÜ
-
-
[sıfat]
Üzüntüsü olan, acılı, müteessir
- "Ara sıra, saate üzüntülü bir göz atıyordu." (Peyami Safa)
-
Üzüntü veren
- "Onu güldüren ve bizi ağlatan bu uzun ve üzüntülü oyun feleğin sabrını tüketti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[zarf]
Üzüntülü bir biçimde, üzüntülü olarak
-
[sıfat]
Üzüntüsü olan, acılı, müteessir
- ÜZÜCÜLÜK
- ...
- ÜZÜNÇLÜ
-
-
[sıfat]
Üzüntülü
- "İçlerinden biri titrek ve üzünçlü bir sesle hicazkâr üzerinde gezinmeye başladı." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Üzüntülü
- ÜZÜLMEK
-
-
[nsz]
Üzme işine konu olmak
- "Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Üzüntü duymak, kaygılanmak
- "Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Üzme işine konu olmak
- ÜZÜMSÜZ
-
-
[sıfat]
İçinde üzüm olmayan
-
[sıfat]
İçinde üzüm olmayan
- ÜZÜNTÜ
-
-
[isim]
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
- "Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim." (Aka Gündüz)
- "Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
- ÜZÜLÜŞ
- ...
- ÜZÜMLÜ
-
-
[sıfat]
İçinde üzüm olan
-
[sıfat]
İçinde üzüm olan
- ÜZÜLME
-
-
[isim]
Üzüntü duyma, teessür
-
[isim]
Üzüntü duyma, teessür
- ÜZÜMCÜ
-
-
[isim]
Üzüm yetiştiren veya satan kimse
-
[isim]
Üzüm yetiştiren veya satan kimse
- ÜZÜMSÜ
-
-
[sıfat]
Üzümü andıran, üzüme benzeyen, üzüm gibi
-
[sıfat]
Üzümü andıran, üzüme benzeyen, üzüm gibi
- ÜZÜCÜ
-
-
[sıfat]
Üzüntü veren, acıklı
- "Üzücü bir durum."
-
[sıfat]
Üzüntü veren, acıklı