Başında ürk olan 24 kelime var. Ürk ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ürk olan kelimeler listesine ya da sonu ürk ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ürk bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÜRKEKLEŞMEK, ÜRKÜTÜCÜLÜK
ÜRKEKLEŞME, ÜRKÜNTÜSÜZ, ÜRKÜTÜLMEK
ÜRKÜNÇLÜK, ÜRKÜNTÜLÜ, ÜRKÜTÜLME, ÜRKÜTÜLÜŞ
ÜRKEKLİK, ÜRKÜTMEK, ÜRKÜTÜCÜ
ÜRKEKÇE, ÜRKÜNTÜ, ÜRKÜSÜZ, ÜRKÜTME, ÜRKÜTÜŞ
ÜRKMEK, ÜRKÜLÜ, ÜRKÜNÇ
ÜRKEK, ÜRKME, ÜRKÜŞ
ÜRKÜ
K R Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KÜR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜRKÜTÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Ürkütücü olma durumu
-
[isim]
Ürkütücü olma durumu
- ÜRKEKLEŞMEK
-
-
[nsz]
Ürkek duruma gelmek
-
[nsz]
Ürkek duruma gelmek
- ÜRKEKLEŞME
-
-
[isim]
Ürkekleşmek durumu
-
[isim]
Ürkekleşmek durumu
- ÜRKÜNTÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Ürküntü vermeyen
-
[sıfat]
Ürküntü vermeyen
- ÜRKÜTÜLMEK
-
-
[nsz]
Ürkütme işi yapılmak
- "Bunlar âdeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ürkütme işi yapılmak
- ÜRKÜTÜLÜŞ
-
-
[isim]
Ürkütülme işi
-
[isim]
Ürkütülme işi
- ÜRKÜNTÜLÜ
-
-
[sıfat]
Ürküntü veren
-
[sıfat]
Ürküntü veren
- ÜRKÜNÇLÜK
-
-
[isim]
Ürkünç olma durumu
- "E. Zola toplumsal ürkünçlüğü sağlık bozukluğuna dönüştürmekte kendine usta tanımamış bir romancı besbelli..." (Selim İleri)
-
[isim]
Ürkünç olma durumu
- ÜRKÜTÜLME
-
-
[isim]
Ürkütülmek işi
-
[isim]
Ürkütülmek işi
- ÜRKEKLİK
-
-
[isim]
Ürkek olma durumu veya ürkekçe davranış
- "Kurtlar, kuşlar uğrağı korkunç dağ başlarında tek başına gezen bir seyyah gibi gönlü ürkeklikle doludur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ürkek olma durumu veya ürkekçe davranış
- ÜRKÜTÜCÜ
-
-
[sıfat]
Ürküntüye yol açan (şey)
- "Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Ürküntüye yol açan (şey)
- ÜRKÜTMEK
-
-
[-i]
Ürküntü vermek
-
Korkutup kaçırmak
- "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
-
Korkutmak
- "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kuşkulandırmak
- "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Ürküntü vermek
- ÜRKÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Ürkü vermeyen
-
[sıfat]
Ürkü vermeyen
- ÜRKÜNTÜ
-
-
[isim]
Ürkme duygusu, tevahhuş
- "Işıltılı gözlerinde en ufak bir ürküntü yoktu." (Nezihe Araz)
- "Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor" (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ürkme duygusu, tevahhuş
- ÜRKEKÇE
-
-
[sıfat]
Ürkek
-
[zarf]
Ürkek bir biçimde
- "Önce ürkekçe sokuldular yanımıza, sonra gençlerin bunalımlarını anlattılar." (Tomris Uyar)
-
[sıfat]
Ürkek
- ÜRKÜTÜŞ
- ...
- ÜRKÜTME
-
-
[isim]
Ürkütmek işi
-
[isim]
Ürkütmek işi
- ÜRKÜLÜ
-
-
[sıfat]
Ürkü veren
-
[sıfat]
Ürkü veren
- ÜRKMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek
- "Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." (Ömer Seyfettin)
-
Şaşkınlık ve korku duymak
- "Birisi merdivenlerden biraz hızlı inip çıktığı zaman biz de ürküyorduk." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ağaç meyve vermemek
- "Şeftaliler bu yıl ürkmüş."
-
Çekinmek
- "Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek
- ÜRKÜNÇ
-
-
[sıfat]
Ürkme, çekinme duygusu veren
- "İncecik bir lüks değil, kaba, zevkten yoksun, çok daha ürkünç bir lüks sergilenecek şimdi." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Ürkme, çekinme duygusu veren