Sonunda ül olan 6 harfli 24 kelime var. ÜL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ül olan kelimeler listesine ya da başında ül olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜŞKÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Güç, zor, çetin
- "Yutkunuyor, ara sıra parmaklarıyla alnındaki terleri siliyordu. Çok müşkül bir vaziyette kalmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Engel, güçlük, zorluk
- "Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Güç, zor, çetin
- KAPSÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şişe kapağı
-
Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça
-
Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde
-
Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap
-
Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç
-
Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç
-
Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk
-
Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar
-
Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap
-
[isim]
Şişe kapağı
- FORMÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
- "O, bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek
- "Cevap formülü son derece basit idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım
-
Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan matematiksel anlatım
-
Çıkar yol, tutulan yol, yöntem
- "Her yerde yapılabilen bir şey, yalnız formülleri, şekilleri değişir." (Aka Gündüz)
-
Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı
- "Karbonmonoksit CO formülüyle gösterilir."
-
[isim]
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
- KONSÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Roma'da her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri
-
1799'dan 1804'e kadar Fransa'da birlikte görev alan üç devlet başkanından her biri
-
[isim]
Roma'da her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri
- BASKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
-
İki kolu sıra ile kalkıp inebilen, ortasından veya uçlarından birine az çok yakın değişmez bir noktaya dayanan kaldıraç
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
- PÜSTÜL
-
-
[isim]
İrinle dolu kabarcık veya sivilce
-
[isim]
İrinle dolu kabarcık veya sivilce
- FİSTÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Akarca
-
[isim]
Akarca
- TEAMÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerde öteden beri olagelen davranış
-
Tepkime
-
İş, davranış
-
[isim]
Bir yerde öteden beri olagelen davranış
- DÜLDÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mekanik olarak çalışan oyuncak çocuk arabası
-
At
- "Şu bizim düldüle bir saman vesikası lütfetseniz keyfime payan olmayacak." (Peyami Safa)
-
Eski otomobil
-
Modası geçmiş araç
-
[isim]
Mekanik olarak çalışan oyuncak çocuk arabası
- GÖRGÜL
- ...
- GRANÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir maddenin en küçük tanesi
-
Sitoplazmada bulunan küçük tanecikler
-
[isim]
Bir maddenin en küçük tanesi
- GÖLCÜL
-
-
[sıfat]
Göllerde, göl kıyılarında yetişen veya yaşayan
-
[sıfat]
Göllerde, göl kıyılarında yetişen veya yaşayan
- VİRGÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazılı cümlelerde birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime grupları arasına konulan, kısa bir durmayı göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı (,)
-
[isim]
Yazılı cümlelerde birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime grupları arasına konulan, kısa bir durmayı göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı (,)
- KEŞKÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı
-
Üstüne, dövülmüş fıstık ve Hindistan cevizi dökülen bir çeşit süt tatlısı, keşkülüfukara
-
[isim]
Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı
- GÖKÇÜL
-
-
[isim]
Maviye çalan renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[sıfat]
Gökle ilgili, semavi
-
[isim]
Maviye çalan renk
- TEFEÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fal açma, fala bakma
- "Kış geceleri divanlardan tefeül ederdik." (Ömer Seyfettin)
-
Uğur sayma, hayra yorma
-
[isim]
Fal açma, fala bakma
- DÖRDÜL
-
-
[isim]
Kare
-
Rubai
-
[isim]
Kare
- HERKÜL
- ...
- BÜLBÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)
- "Çocuk dersi bülbül gibi bildiği hâlde, Mükremin Hoca, bir türlü tam numara atmazmış." (Haldun Taner)
- "Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu." (Tarık Buğra)
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
-
Sesi çok güzel olan kimse
- "Hanende Nedim Bey ki gençliğinde Boğaziçi'nin bülbülü, en sevgili kuluyken artık onun da ihtiyarlamaya, sesinin bozulmaya başladığı söylenirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)
- TEADÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirine denk olma, denkleşme, denklik
-
[isim]
Birbirine denk olma, denkleşme, denklik