Sonunda ü olan 4 harfli 38 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖMÜ

  1. [isim] Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler, define

GÜNÜ

  1. [isim] Kıskançlık, çekemezlik, haset
  2. Zamanından önce doğan yavru

ÖLÇÜ

  1. [isim] Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
    • "Ateşli tartışmalara girdiği zaman bile ölçüyü kaçırmazdı." (Haldun Taner)
  2. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi
    • "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Ölçme sonucu bulunan rakam
    • "Odanın ölçüsü."
  4. Belirlenmiş boyut
    • "Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."
  5. Ölçüt
  6. Değer, itibar
    • "Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  7. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu
    • "Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."
  8. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin
  9. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı

GÖRÜ

  1. [isim] Görme yetisi
  2. Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret
    • "Buranın görüsü geniş."
  3. Dolaysız kavrama, birden kavrama

ÖZGÜ

  1. [sıfat] Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
    • "Hepsi de halis sporculara özgü sevimli bir çocukluk ve candanlık içinde kocamışlardı." (Haldun Taner)

KÖTÜ

  1. [sıfat] İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı
    • "Kötü bir kalem."
    • "Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu." (Haldun Taner)
    • "Ne oldu ki Ömer ağa, dedi. Lafımı yanlış anladın, kötüye çektin?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Görevlerini kötüye kullandılar."
  2. Zararlı, tehlikeli
    • "Kötü adam."
    • "O benim dinlemekteki sabrımı, saflığımı kötüye kullandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Korku, endişe veren
    • "Yabancının bu kötü kasdına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "... en insaflıları biraz acır, ah zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş derler." (Ömer Seyfettin)
  4. Kaba ve kırıcı
    • "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan
  6. [zarf] Aşırı, çok
    • "Kız, oğlana kötü tutuldu."

BÜYÜ

  1. [isim] Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı
    • "Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş." (Halide Edip Adıvar)
    • "Öldük, ölümden bir şeyler umarak / Bir büyük boşlukta bozuldu büyü." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Durup durup başıma gelenlerin büyüsüne kapılıyordum." (Orhan Pamuk)
    • "Şayeste'nin reise büyü yaptığına ve adamı başka kadınlara karşı efsunla bağladığına kanaat getirmişti." (Haldun Taner)
  2. Karşı durulamaz güçlü etki
    • "Ondan tüten görünmez bir büyünün içinde titriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)

DÜRÜ

  1. [isim] Dürülmüş şey
  2. Armağan, hediye
  3. Çeyiz
  4. Düğüne çağrılanlara düğün sahibi tarafından verilen armağan

MÖNÜ

  1. [isim] Bakınız menü

BAKÜ
...
ÖZLÜ

  1. [sıfat] Özü olan, öz bölümü çokça olan
    • "Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Benliğinde, varlığında, yapısında herhangi bir nitelik bulunan
    • "Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız." (Aka Gündüz)
  3. Yapışkan, verimli (toprak)
  4. Düşünceyi gereksiz söz kullanmadan bildiren
    • "Özlü anlatım."

GÜDÜ

  1. [isim] Bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güç, saik
    • "Çocuğun bunalım geçirmesi, gelişen cinsel güdülerini doyuramaması anlamındadır." (Çetin Altan)
  2. Bir etkinlik veya işin gizli sebebi
  3. Kaynağı akıl olan sebep, saik
    • "Sevgi bir dürtü, ödev bir güdüdür."
  4. Bireyleri bilinçli ve amaçlı işlerde bulunmaya yönelten dürtü veya dürtüler bileşkesi, saik

ÖYKÜ

  1. [isim] Ayrıntılarıyla anlatılan olay
  2. Hikâye
    • "Çok yazamıyorum ama öyküler içinde yaşıyorum." (Nezihe Meriç)

YÜRÜ

  1. yürüyüşe başlatma komutu
    • "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." (Haldun Taner)

ÜÇLÜ

  1. [sıfat] Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
    • "Bu üçlü grup merdivenin en üst basamağında öylece duruyor." (Tarık Buğra)
  2. Üç kişiden oluşmuş
  3. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde üç işareti veya noktası bulunan kâğıt, pul
  4. [isim] Üç ses veya çalgı için düzenlenmiş müzik parçası, trio
  5. [isim] Bu parçayı çalan üç kişilik müzik topluluğu, trio

ÜLKÜ

  1. [isim] Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal
    • "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." (Atatürk)
  2. İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, örnek yargı ölçüsü, mefkûre, ideal, vizyon
    • "Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri!" (Halide Edip Adıvar)
  3. Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

DÜĞÜ

  1. [isim] Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur
  2. Pirinç

ÜRKÜ

  1. [isim] Topluluğu saran ortak korku, panik

KÜSÜ

  1. [isim] Küskünlük

TÜLÜ

  1. [isim] Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü