Başında öy olan 20 kelime var. Öy ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde öy olan kelimeler listesine ya da sonu öy ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında öy bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÖYKÜLEŞTİRMEK
ÖYKÜLEŞTİRME, ÖYKÜNMECİLİK
ÖYLEMESİNE
ÖYKÜCÜLÜK, ÖYKÜLEMEK, ÖYKÜNMECİ, ÖYLELİKLE
ÖYKÜLEME, ÖYKÜNMEK, ÖYLESİNE
ÖYKÜNCE, ÖYKÜNME, ÖYKÜNÜŞ, ÖYLEYSE
ÖYKÜCÜ, ÖYLECE, ÖYLESİ
ÖYKÜ, ÖYLE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖYKÜLEŞTİRMEK
-
-
[-i]
Öykü durumuna getirmek
-
[-i]
Öykü durumuna getirmek
- ÖYKÜLEŞTİRME
-
-
[isim]
Öyküleştirmek işi
-
[isim]
Öyküleştirmek işi
- ÖYKÜNMECİLİK
-
-
[isim]
Öykünmeci olma durumu
-
[isim]
Öykünmeci olma durumu
- ÖYLEMESİNE
-
-
[zarf]
Öylesine
-
[zarf]
Öylesine
- ÖYKÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Hikâyecilik
-
[isim]
Hikâyecilik
- ÖYKÜNMECİ
-
-
[isim]
Öykünen, benzemeye çalışan, taklitçi kimse
-
[isim]
Öykünen, benzemeye çalışan, taklitçi kimse
- ÖYLELİKLE
-
-
[zarf]
Bu biçimde, en sonunda
- "Öylelikle güçlükler ortadan kalkar."
-
[zarf]
Bu biçimde, en sonunda
- ÖYKÜLEMEK
-
-
[-i]
Tahkiye etmek
-
[-i]
Tahkiye etmek
- ÖYKÜNMEK
-
-
[-e]
Birinin yaptığı gibi yapmak, birine veya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek
- "Ölçümüz ve ölçütümüz, varsa yoksa Batı. Batı'ya öykünüyoruz." (Tarık Dursun K)
-
[-e]
Birinin yaptığı gibi yapmak, birine veya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek
- ÖYKÜLEME
-
-
[isim]
Tahkiye
-
[isim]
Tahkiye
- ÖYLESİNE
-
-
[zarf]
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
- "Göz öylesine alışır ki yeni yapılara, insan ne kadar kendini zorlasa o boş arsanın nasıl olduğunu gözünün önüne getiremez." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
- ÖYKÜNCE
-
-
[isim]
Fabl
-
[isim]
Fabl
- ÖYKÜNÜŞ
- ...
- ÖYKÜNME
-
-
[isim]
Öykünmek işi, taklit
- "Gangster filmleri çoklukla gençler arasında öykünme isteği uyandırır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Öykünmek işi, taklit
- ÖYLEYSE
-
-
o hâlde
- "Ben öyle bir şey demedim." (Refik Halit Karay)
- "Öyle veya böyle, bir amatör, bir heveskâr işte." (Tarık Buğra)
- "Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
o hâlde
- ÖYLESİ
-
-
[sıfat]
Ona benzer, onun gibi
- "Bu otlakçıya canım kurban kardeşim! Bu herif öylesi değil ki!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Ona benzer, onun gibi
- ÖYKÜCÜ
-
-
[isim]
Hikâyeci
- "Kentin bütün ozanları, öykücüleri oraya gelir akşamları." (Çetin Altan)
-
[isim]
Hikâyeci
- ÖYLECE
-
-
[zarf]
O biçimde, tam öyle
- "Dudaklarının kenarını kırıştıran bir nefret duygusuyla öylece kaldı." (Peyami Safa)
-
Öylelikle
-
[zarf]
O biçimde, tam öyle
- ÖYKÜ
-
-
[isim]
Ayrıntılarıyla anlatılan olay
-
Hikâye
- "Çok yazamıyorum ama öyküler içinde yaşıyorum." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Ayrıntılarıyla anlatılan olay
- ÖYLE
-
-
[sıfat]
Onun gibi olan, ona benzer
- "Ben öyle bir şey demedim." (Refik Halit Karay)
- "Öyle veya böyle, bir amatör, bir heveskâr işte." (Tarık Buğra)
- "Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
O yolda, o biçimde, o tarzda
- "... öyle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki insanı çileden çıkarıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[zarf]
O denli, o kadar, o derece
- "Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de kasavetlenmeyesin öyle." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[ünlem]
İçinde "ne, nasıl" vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz
- "O ne biçim iş öyle! O nasıl hayvan öyle!"
-
[sıfat]
Onun gibi olan, ona benzer