Sonunda ön olan 7 kelime var. ÖN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ön olan kelimeler listesine ya da başında ön olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ASYÖN
BÖN, FÖN, GÖN, JÖN, YÖN
ÖN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ASYÖN
-
-
[isim]
Ara yön
-
[isim]
Ara yön
- FÖN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sıcak, kuru ve sert esen bir tür rüzgâr
-
Bu rüzgârı veren bir aletle saçı kurutup biçim vererek tarama
-
[isim]
Sıcak, kuru ve sert esen bir tür rüzgâr
- BÖN
-
-
[sıfat]
Budala, saf, avanak, ahmak
- "Genç adam çirkin hatta biraz bön." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Söyleyecek söz bulamıyor, bön bön ihtiyar Rum'un yüzüne bakıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Budala, saf, avanak, ahmak
- YÖN
-
-
[isim]
Belli bir noktaya göre olan yer, taraf
-
Bir şeyin belli bir noktaya baktığı yan, veçhe
- "Binanın batı yönü."
-
Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet
- "Bolu yönüne."
-
Tutulacak, izlenecek yol
- "İşin ekonomik yönü."
-
[isim]
Belli bir noktaya göre olan yer, taraf
- JÖN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Genç
-
[isim]
Önemli rollerde oynayan genç oyuncu, jönprömiye
-
[sıfat]
Genç
- GÖN
-
-
[isim]
İşlenmiş deri
-
Kösele
-
Hayvan derisi
- "Boya değil altın yaldız vursan manda gönü gibi donuk duruyor." (Burhan Felek)
-
[isim]
İşlenmiş deri
- ÖN
-
-
[isim]
Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı
- "Beş on kişi, köşkün önünde toplandık." (Memduh Şevket Esendal)
- "Sıraya koyunca en önemlisini öne almak lazım geldi." (Burhan Felek)
- "Yendiğimiz orduların bize üstün gelişi, bu çok acı hakikati önümüze serdi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Yangının önü alındı."
-
Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı
- "Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim." (Burhan Felek)
- "Siz öne düşün. Ne derseniz onu deriz." (Ahmet Rasim)
- "Kim olursa olsun önüme çıkanla yeniden evleneceğim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Delikanlı Haydar ustanın önüne düştü, Hasip Bey'in evine geldiler." (Yahya Kemal)
-
Bir kimsenin ilerisi
- "Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kasabaya kömür indiren dağ köylülerinin önlerine çıkıp yol kesen haydutlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yakın gelecek zaman
- "Önümüz kış."
-
Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü
- "Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık." (Peyami Safa)
-
Önce olan, ilk
- "Ön söz. Ön görüşme."
-
Civar, yöre
- "Kanlıca önlerine geldiler."
-
[sıfat]
Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan
- "Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı