Başında ö olan 8 harfli 109 kelime var. Ö harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ö harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖÇLENMEK
-
-
[-e]
Öç beslemek, öç ile dolu duruma gelmek, hınç beslemek, kin duymak
- "Karikatürünü piposuz çizdiği için bir karikatüriste öçlenen bir profesör tanırım." (Haldun Taner)
-
[-e]
Öç beslemek, öç ile dolu duruma gelmek, hınç beslemek, kin duymak
- ÖZGÜRLÜK
-
-
[isim]
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî
- "... her çeşit baskı, sanatın özgürlüğünü yok eder." (Yaşar Nabi Nayır)
-
Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet
- "Özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olasıya bilmişimdir." (Azra Erhat)
-
[isim]
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî
- ÖĞLEÜSTÜ
-
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- "Öğleüstü güreş başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri
- ÖKSÜRTME
-
-
[isim]
Öksürtmek işi
-
[isim]
Öksürtmek işi
- ÖLÇERMEK
-
-
[-i]
Sönmekte olan ateşi, lambayı canlandırmak
-
[-i]
Sönmekte olan ateşi, lambayı canlandırmak
- ÖLDÜRMEK
-
-
[-i]
Bir canlının hayatına son vermek
- "Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı." (Ömer Seyfettin)
-
Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak
- "Susuzluktan çiçekleri öldürdü."
-
Çok üzmek
- "Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor." (Peyami Safa)
-
Aşırı yormak
-
Boşuna geçmek
- "Bütün bir günü öldürdük."
-
Ölmesine yol açmak
- "Bu adamı içki öldürdü."
-
Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek
- "Bu hava bizi öldürüyor."
-
Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak
- "Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü."
-
Etkisini ve gücünü azaltmak
- "Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?" (Haldun Taner)
-
Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek
- "Soğanı tuzla ezip öldürmek."
-
[-i]
Bir canlının hayatına son vermek
- ÖKSELEME
-
-
[isim]
Ökselemek işi veya durumu
-
[isim]
Ökselemek işi veya durumu
- ÖDLEKLİK
-
-
[isim]
Ödlek olma durumu veya ödlekçe davranış
-
[isim]
Ödlek olma durumu veya ödlekçe davranış
- ÖBÜRLERİ
-
-
[zamir]
Ötekiler, öbür kişiler veya şeyler, diğerleri
- "Öbürleri, elleri silahlarında bu oyunu seyrediyorlardı." (Ömer Seyfettin)
-
[zamir]
Ötekiler, öbür kişiler veya şeyler, diğerleri
- ÖNEMLİCE
-
-
[sıfat]
Önemli sayılabilecek kadar
- "Eğer önemlice bir iş olmuş ise plan kurar, tertip yaparlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ciddi
- "İzmir'in B. ilçesine, önemlice bir soruşturma yapmak üzere görevlendirilmiştim." (Erhan Bener)
-
[sıfat]
Önemli sayılabilecek kadar
- ÖTÜRÜKLÜ
-
-
[sıfat]
İshalli, amel olmuş (insan veya hayvan)
-
[sıfat]
İshalli, amel olmuş (insan veya hayvan)
- ÖLMÜŞLÜK
-
-
[isim]
Ölmüş olma durumu
-
[isim]
Ölmüş olma durumu
- ÖVÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Övücü olma durumu
-
[isim]
Övücü olma durumu
- ÖZERKLİK
-
-
[isim]
Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi
- "Bilimsel özerklik. Üniversite özerkliği."
-
Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması, yad erklik karşıtı
- "Bu bayrak onun bir çeşit kendine güven ve özerklik bayrağıdır sanki." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi
- ÖNLENMEK
-
-
[nsz]
Önleme işi yapılmak
- "Yangın önlendi. Salgın önlendi."
-
[nsz]
Önleme işi yapılmak
- ÖLGÜNLÜK
-
-
[isim]
Ölgün olma durumu
-
[isim]
Ölgün olma durumu
- ÖYLESİNE
-
-
[zarf]
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
- "Göz öylesine alışır ki yeni yapılara, insan ne kadar kendini zorlasa o boş arsanın nasıl olduğunu gözünün önüne getiremez." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
- ÖNERİLİŞ
- ...
- ÖZENİLME
-
-
[isim]
Özenilmek işi
-
[isim]
Özenilmek işi
- ÖKSÜZLÜK
-
-
[isim]
Öksüz olma durumu
-
Kimsesizlik
- "Deminki öksüzlük hâlim birden, acayip bir merakla dayanılmaz bir tecessüs hissine dönmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Öksüz olma durumu