Başında ö olan 4 harfli 60 kelime var. Ö harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ö harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖLÜM

  1. [isim] Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat
    • "Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Ölüm var dirim var, bu parayı alıp saklamalı."
    • "Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk?" (Refik Halit Karay)
    • "Yüz yaşından daha çok insan ne kadar yaşar ki ölümün soluğunu ensemde duyuyorum." (Yahya Kemal)
  2. Ölme biçimi
    • "Yanarak ölümü, feciydi."
    • "Ölüm Allahın emri, bu işi yapacağım."
  3. İdam cezası
    • "Ölüme mahkûm oldu."
  4. [ünlem] Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz
    • "Zalimlere ölüm!"
  5. Sona erme, yok olma, ortadan kalkma
    • "Küçük sanayinin ölümü."
  6. Çok büyük sıkıntı, üzüntü
    • "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)

ÖLÜK

  1. [sıfat] Canlılığı azalmış, hâlsiz

ÖKSE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Ökse otu saplarından veya çobanpüskülü kabuklarından çıkarılan yapışkan macun
  2. Bu macunla bulanarak kuş tutmakta kullanılan değnek
    • "Tepelere çıkıp kuşlara ökse kuralım." (Aka Gündüz)
  3. Erkekleri kendine bağlamasını bilen alımlı kadın

ÖLÜŞ

  1. [isim] Ölme işi veya biçimi

ÖNLÜ
...
ÖBÜR

  1. [sıfat] Öteki, diğer
    • "Tünelin öbür ucunda tekrar ufak tefek ışıklar belirmişti." (Reşat Nuri Güntekin)

ÖZEK

  1. [isim] Merkez

ÖTÜŞ

  1. [isim] Ötme işi veya biçimi
    • "Oturmuş, ağustos böcekleriyle kurbağaların tatlı tatlı ötüşlerini dinliyorduk." (Osman Cemal Kaygılı)

ÖĞÜR

  1. [isim] Akran
    • "Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi." (Haldun Taner)
  2. Takım, fırka, zümre
  3. [sıfat] Öğrenmiş
  4. [sıfat] Alışmış, yadırganmaz olmuş, menus

ÖNCÜ

  1. [isim] Önde gidip haber ulaştıran kimse
  2. Bir sanat ve düşünce akımını, çağına göre yeni bir görüşü başlatan kimse veya eser, müjdeci, avangart
  3. [sıfat] Önden gelen, önde olan, artçı karşıtı
  4. Yürüyüşte kolun ilerisinden giden kıta, pişdar, artçı karşıtı
  5. Önder, kılavuz

ÖPÜŞ

  1. [isim] Öpme işi veya biçimi
    • "O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Öpücük

ÖMÜR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yaşam
    • "Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni." (Yunus Emre)
    • "... ihtiyar adam hazin bir ömür geçiriyordu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Orada ümitler ve hayal sukutlarıyla geçen, bir ömre bedel hareketli hayatı!" (Refik Halit Karay)
    • "Ekonomik özgürlüğümden bir nebze olsun ödün vermeyeceğim ömrüm oldukça." (Azra Erhat)
  2. Çok hoşa giden şey
    • "Bu adamın arkadaşlığı ömürdür."

ÖZEL

  1. [sıfat] Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
  2. Bir kişiyi ilgilendiren, hususi, zatî
    • "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta." (Necati Cumalı)
  3. Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
  4. Dikkate değer
    • "Özel bir ilgi gösterdi."
  5. Ayırt edici bir niteliği olan
  6. Her zaman görülenden, olağandan farklı
    • "Özel durumları da göz önüne alalım."

ÖRGE

  1. [isim] Motif

ÖZGE

  1. [sıfat] Başka
    • "Güzel sever diye isnat ederler / Benim haktan özge sevdiğim mi var?" (Karacaoğlan)

ÖTME

  1. [isim] Ötmek işi

ÖRFİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Örfle ilgili

ÖZEN

  1. [isim] Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam
    • "Yenisini onlar özenle bileğime geçirdiler." (Haldun Taner)
    • "Çay bitmesin diye yudum yudum içmeye büyük özen gösterirler." (Salâh Birsel)

ÖRÜM

  1. [isim] Sürünün gece veya sabaha karşı otlaması

ÖKÜZ

  1. [isim] Çift sürmekte, kağnı çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır
    • "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." (Ömer Seyfettin)
    • "Usta şoför olsa tramvay fren yapınca bunu sezer, gelip öyle öküz gibi bindirmezdi." (Haldun Taner)
  2. Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse
  3. Cıvalı zar

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü