Başında çı olan 7 harfli 27 kelime var. Çı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çı olan kelimeler listesine ya da sonu çı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇIKIKÇI
-
-
[isim]
Çıkıkları düzelten kimse, sınıkçı, kırıkçı
- "... buzdan kayıp bacağını kırdı. Çıkıkçı getirdiler, bacağı şimdilik alçıda." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Çıkıkları düzelten kimse, sınıkçı, kırıkçı
- ÇINAYAZ
-
-
[isim]
Açık, mehtaplı, çok soğuk hava
-
[isim]
Açık, mehtaplı, çok soğuk hava
- ÇIĞIRTI
-
-
[isim]
Çığırma sesi
-
[isim]
Çığırma sesi
- ÇIĞILTI
-
-
[isim]
Çığlıkla karışık ses
-
[isim]
Çığlıkla karışık ses
- ÇIKARCI
-
-
[isim]
Yalnız kendi çıkarını düşünen, çıkarını kollayan kimse, çıkarsever, menfaatçi, menfaat düşkünü, menfaatperest, menfaatperver, menfaattar
- "Büyüklere ve topluma en büyük fenalık çıkarcı oğlu çıkarcı pohpohçulardan gelir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yalnız kendi çıkarını düşünen, çıkarını kollayan kimse, çıkarsever, menfaatçi, menfaat düşkünü, menfaatperest, menfaatperver, menfaattar
- ÇIRPMAK
-
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
-
[nsz]
Kanatları hızla ve kesik kesik hareket ettirmek
- "Kanat çırparken birden durulur, suya konarlar." (Haldun Taner)
-
İki şeyi birbirine çarpmak
- "Ali Bey ellerini çırptı: -Elif Hanım, hepimize kahve, diye seslendi." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ucundan bir parça kesmek
- "Ağacın dallarını çırpmak."
-
Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak
-
Çalmak, hırsızlık etmek
-
Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
- ÇITIRTI
-
-
[isim]
Çıtırdama sesi
- "Yanımda bir dal çıtırtısı duydum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çıtırdama sesi
- ÇIKARTI
-
-
[isim]
Boşaltım ile vücuttan dışarı çıkan madde, ıtrah maddesi
-
[isim]
Boşaltım ile vücuttan dışarı çıkan madde, ıtrah maddesi
- ÇIKACAK
-
-
[isim]
Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu
-
Boy ölçüşecek kimse
- "Ona çıkacak kimse yoktur."
-
[isim]
Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu
- ÇIĞIRIŞ
-
-
[isim]
Çığırma işi veya biçimi
-
[isim]
Çığırma işi veya biçimi
- ÇIKIŞLI
-
-
[sıfat]
Belli bir okulu veya öğrenim kademesini bitirmiş olan, mezun
- "Okulun 1930 yılı çıkışlıları toplandı."
-
[sıfat]
Belli bir okulu veya öğrenim kademesini bitirmiş olan, mezun
- ÇIKINTI
-
-
[isim]
Bir yüzeyde ileri doğru çıkan bölüm
- "Gırtlağının çıkıntısı, hiddetli bir adamın yumruğu gibi titriyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir metni düzeltmek veya ona bir şey eklemek için satır dışına yazılan yazı, çıkma
-
Kambur
-
[isim]
Bir yüzeyde ileri doğru çıkan bölüm
- ÇIKARIŞ
-
-
[isim]
Çıkarma işi veya biçimi
-
[isim]
Çıkarma işi veya biçimi
- ÇIRAMOZ
-
-
[isim]
Balıkçıların, ateş balığı avlarken üzerinde çıra ve funda yaktıkları ızgara
-
[isim]
Balıkçıların, ateş balığı avlarken üzerinde çıra ve funda yaktıkları ızgara
- ÇIKARMA
-
-
[isim]
Çıkarmak işi, emisyon
-
Düşman kıyılarına gemi, bot vb.nden asker indirme, asker çıkarma
-
Dört işlemden biri, çıkarmak işlemi, tarh
-
[isim]
Çıkarmak işi, emisyon
- ÇIKILMA
-
-
[isim]
Çıkılmak işi
-
[isim]
Çıkılmak işi
- ÇINLAMA
-
-
[isim]
Çınlamak işi
-
[isim]
Çınlamak işi
- ÇIĞIRMA
-
-
[isim]
Çığırmak işi
-
[isim]
Çığırmak işi
- ÇIKARIM
-
-
[isim]
Çıkarma işi
-
Belli önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarından, yanlışlıklarından, başka önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarını, yanlışlıklarını çıkarma, istidlal
-
[isim]
Çıkarma işi
- ÇIRALIK
-
-
[sıfat]
Çıra olarak kullanılmaya elverişli (ağaç, tahta)
-
[isim]
Çıra konulan yer
- "Çıralık yanınca Koca Osman onu öylece gördü, yüzüne ters ters, alaylı baktı." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Çıra olarak kullanılmaya elverişli (ağaç, tahta)