Başında çö olan 6 harfli 14 kelime var. Çö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çö olan kelimeler listesine ya da sonu çö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Ç Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ÖÇ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇÖLLÜK
-
-
[sıfat]
Çölü çok olan
- "Çöllük bir ülke."
-
Çorak
-
[sıfat]
Çölü çok olan
- ÇÖKKÜN
-
-
[sıfat]
Çökmüş olan
-
Vücut, akıl ve ruhça gücü azalmış olan
- "Gerçekten de çökkün, üzgün ve zavallı bulmuştu onu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Çökmüş olan
- ÇÖMLEK
-
-
[isim]
Toprak tencere
- "Elinde bir çömlek sadeyağla gelip pazar yerine oturduğu görülmüş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Toprak tencere
- ÇÖPSÜZ
-
-
[sıfat]
Çöpü olmayan
-
[sıfat]
Çöpü olmayan
- ÇÖLYAK
- ...
- ÇÖPLÜK
-
-
[isim]
Çöplerin atıldığı veya biriktirildiği yer, çöp tenekesi, küllük, süprüntülük, gübürlük, mezbele mezbelelik
- "Evvelden buraları onların çöplüğü idi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çöplerin atıldığı veya biriktirildiği yer, çöp tenekesi, küllük, süprüntülük, gübürlük, mezbele mezbelelik
- ÇÖRTEN
-
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
- ÇÖKMEK
-
-
[nsz]
Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak
- "Toprak çökmek. Yol çökmek."
-
Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak
- "Tavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek."
-
[-e]
Çömelmek
- "Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[-e]
Oturmak, birdenbire oturmak
- "Soluk soluğa yere çöktü." (Falih Rıfkı Atay)
-
Deve, sığır vb. olduğu yere oturmak
- "Boz renkli bir kaya, tıpkı çökmüş bir hecin sırtını andırıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Şakak, avurt vb. içeri doğru girmek, çukurlaşmak
- "Kadının yanakları daha fazla çöktü." (Halide Edip Adıvar)
-
Basmak, yayılmak
- "... konuşmaların cıvıltısıyla dolu salona, şimdi bir acayip sessizlik çökmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sis, duman vb. inerek kaplamak
- "Alaca karanlıklar çökerken köşk bahçesinin parmaklıklarında görünmektedir." (Salâh Birsel)
-
Sarsılıp dinçliğini yitirmek
- "Şayet iradesiz bir adamsanız az zamanda çürüyüp çökmeniz pek mümkündür." (Refik Halit Karay)
-
Tortu dibe inmek
-
Son bulmak, yıkılıp dağılmak
- "Bizans İmparatorluğu 1453'te çöktü."
- "Bir gün vatan çöktü ve millî mabetler istila edildi." (Aka Gündüz)
-
[-e]
Yoğun bir biçimde duymak
- "Mustafa Kemal'in içine ilk defa bu lisede vatan kaygısı çöktü." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak
- ÇÖRDEK
-
-
[isim]
Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası
-
[isim]
Gabya mantileri üzerine bağlanan palanga, flok ve yan yelkenleri kandilisası
- ÇÖZÜCÜ
-
-
[isim]
Başka bir maddeyi çözme özelliği olan şey
- "Altın suyu altının çözücüsüdür."
-
Elektronik alıcılar için şifre veya bilgi çözücü
-
[isim]
Başka bir maddeyi çözme özelliği olan şey
- ÇÖĞMEK
-
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
-
[nsz]
Alçalmak, aşağıya inmek
- ÇÖMMEK
-
-
[-e]
Çömelmek
- "Ninem, gözlerini onların gidişlerinden ayırmaksızın yere çömdü." (Tarık Dursun K)
-
[-e]
Çömelmek
- ÇÖZGÜN
-
-
[sıfat]
Çözülmüş, dağılmış
-
Erimeye başlamış, yumuşamış (kar, buz)
-
[sıfat]
Çözülmüş, dağılmış
- ÇÖZMEK
-
-
[-i]
Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak
-
Düğmeyi iliğinden açmak
- "Yalnız göğsünün düğmelerini çöz." (Peyami Safa)
-
Saçı açmak
-
Bulmaca, sorun vb.nin bilinmeyen, gizli noktasını bulup açıklamak, sonuca bağlamak
- "Kır saçlı postacı bulmacayı çözmüştü." (Haldun Taner)
-
Bir maddeyi çözücüyle çözündürmek, onun çözeltisini yapmak
-
Bir problemde aranan sonucu, belli ögeler yardımıyla ortaya çıkarmak, halletmek
-
Çözgü ipini tezgâha yerleştirmek
-
[-i]
Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak