Sonunda çek olan 16 kelime var. ÇEK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çek olan kelimeler listesine ya da başında çek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KARAPÜRÇEK
SARIÇİÇEK
BÜRÜMÇEK
ÇEKÇEK, ÇİMÇEK, GERÇEK, GÖKÇEK, PÜRÇEK, TUTÇEK
ÇİÇEK, ELÇEK, GEÇEK, KÖÇEK, LEÇEK, ÖLÇEK
ÇEK
E K Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ÇEK
2 Harfli Kelimeler
ÇE, EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARAPÜRÇEK
- ...
- SARIÇİÇEK
-
-
[isim]
Ölmez çiçek
-
[isim]
Ölmez çiçek
- BÜRÜMÇEK
-
-
[isim]
Bürümcük
-
[isim]
Bürümcük
- ÇİMÇEK
-
-
[isim]
Serçenin küçük bir türü
-
[isim]
Serçenin küçük bir türü
- TUTÇEK
- ...
- GERÇEK
-
-
[sıfat]
Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki
- "Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur."
-
[isim]
Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat
-
Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici
- "Gerçek elmas. Gerçek hikâye."
-
Temel, başlıca, asıl
- "Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır." (Nurullah ataç)
-
Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan
- "Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek."
-
Yapay olmayan
-
[isim]
Gerçeklik, realite
- "Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Doğruluk
- "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir." (Burhan Felek)
-
Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan
-
[sıfat]
Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki
- GÖKÇEK
-
-
[sıfat]
Güzel, sevimli (kimse)
- "Gökçektin kız, daha bir gökçek oldun." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Güzel, sevimli (kimse)
- PÜRÇEK
-
-
[isim]
Şakaklardan sarkan saç, zülüf
-
Bitkilerin saçaklı kökü veya püskülü
-
[isim]
Şakaklardan sarkan saç, zülüf
- ÇEKÇEK
-
-
[isim]
Dört tekerlekli el arabası
- "Hem özür dilerim, sonra bir çekçeğe binerim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Dört tekerlekli el arabası
- ÇİÇEK
-
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- "Hiç kurumuş ağaç yeşerir, çiçek açar mı?" (Ömer Seyfettin)
- "Küçükken çıkardığı çiçek, sabanla tarla sürer gibi çehresinin altını üstüne getirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sen yirmi beşine bile gelmemiş çiçek gibi bir taze duldun." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu." (Yahya Kemal)
-
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
- "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım." (Refik Halit Karay)
- "Her biri bir mazinin çiçek açmasıdır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
- "Onun ne çiçek olduğunu hep biliriz."
-
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
-
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- KÖÇEK
-
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
-
Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- ELÇEK
-
-
[isim]
Gelinin elinin içine kına yakılmasından sonra giydiği, kumaştan yapılmış bir tür eldiven
-
[isim]
Gelinin elinin içine kına yakılmasından sonra giydiği, kumaştan yapılmış bir tür eldiven
- LEÇEK
-
-
[isim]
Baş örtüsü, yün atkı
-
[isim]
Baş örtüsü, yün atkı
- ÖLÇEK
-
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
-
[sıfat]
Bu ölçü miktarında olan
- "İki ölçek buğday."
-
Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
-
Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
- "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
-
Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
-
Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü
-
[isim]
Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
- GEÇEK
-
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
-
Küçük tahta köprü
-
[isim]
Çok geçilen yer, işlek yol
- ÇEK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge
-
[isim]
Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge