Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ZEVÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Koca

VİNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç

HINÇ

  1. [isim] Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
    • "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
    • "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

İLİÇ
...
DREÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Ağlı kepçe, tarama ağı
    • "Dreçlerle, algarnalarla, manyetolarla avlanmak."

SKEÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Genellikle radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış, genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun

AĞAÇ

  1. [isim] Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
    • "Neredesin yahu, seni bekleye bekleye ağaç olduk."
  2. [sıfat] Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan
    • "Ağaç tekne."
  3. Direk

BURÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı
    • "Surun yıkık burçlarından baykuşlar gülüyor." (Haldun Taner)
  2. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad
  3. Demir aksamın birbirine değmesini engellemek, boşlukları doldurmak amacıyla sarı, karbon, plastik vb.nden yapılan bir motor parçası

AVUÇ

  1. [isim] Elin iç tarafı, apaz, hapaz
    • "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse, avuçlarını açarlar." (Haldun Taner)
    • "Sen avucunu yalarsın! Beni daha fazla rahatsız etme, tamam mı?" (Erhan Bener)
    • "Sizin analarınızın, babalarınızın hayat idealini avucumun içi gibi bilirim." (Haldun Taner)
  2. Elin yarı yumulmuş durumu
    • "Buğdayı avucu ile aldı."

FELÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnme
    • "Babam kendisine felç geldiği zaman beni affetti ve çağırttı." (Peyami Safa)
    • "Yağmur yüzünden trafik felce uğradı."
    • "Sigara içmeyiz, nikotinin yarın bize yapabileceği fenalıkları düşünmek elimizi felce uğratır." (Peyami Safa)

TUNÇ

  1. [isim] Koyu kızıl renkte olan, bakır, çinko ve kalay alaşımı, bronz
    • "Başında kalpak tunçtan bir miğfer gibi duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] Bu alaşımdan yapılmış olan

HURÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
  2. Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta

ÖVEÇ

  1. [isim] İki üç yaşındaki erkek koyun
    • "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)

SMAÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)
  2. Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme

KIRÇ

  1. [isim] Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası

ULAÇ

  1. [isim] Zarf-fiil

BORÇ

  1. [isim] Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey
    • "Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." (Peyami Safa)
    • "On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm." (Halide Edip Adıvar)
    • "Altlarında şilte, dolaplarında eşya kalmadı ama kimseye de borç yapmadılar." (Peyami Safa)
    • "Babasından bir şey koparamadığı zaman borç ediyor, sonra ona ödetiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe
    • "Vatan borcu biter bitmez ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)

PUNÇ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki

ANAÇ

  1. [isim] Yemiş verecek durumdaki ağaç
    • "Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler." (Burhan Felek)
  2. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan
  3. [sıfat] İri, kart
    • "Ön sıranın başına oturmuş, iki anaç kız, baş başa konuşuyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  4. [sıfat] Kurnaz
  5. [sıfat] Deneyli, bilgili
  6. [sıfat] Başına buyruk

ALIÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Akdiken
    • "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
  2. Bu ağacın mayhoş yemişi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü