Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AMAÇ
-
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
- "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz." (Anayasa)
- "Dernekler, 13'üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi siyasi amaç güdemezler." (Anayasa)
-
Gaye
- "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır." (Anayasa)
-
Hedef
- "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat
- MURÇ
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Betonu kırmakta veya betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet
-
[isim]
Betonu kırmakta veya betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet
- DREÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağlı kepçe, tarama ağı
- "Dreçlerle, algarnalarla, manyetolarla avlanmak."
-
[isim]
Ağlı kepçe, tarama ağı
- FERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
-
[isim]
Dişi canlılarda üreme organının dış bölümü, vulva
- ORUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
- "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
- "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- İLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- "Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Doktor geldi, ilaç yazdı..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Çare, önlem
- "Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- ŞERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anüs
-
[isim]
Anüs
- PENÇ
- ...
- AĞAÇ
-
-
[isim]
Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
- "Neredesin yahu, seni bekleye bekleye ağaç olduk."
-
[sıfat]
Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan
- "Ağaç tekne."
-
Direk
-
[isim]
Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki
- AKAÇ
-
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
-
Kanal, ark, su yolu
-
Yer altı su oluğu
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
- KONÇ
-
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- "Çorap koncu. Çizme koncu."
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- BORÇ
-
-
[isim]
Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey
- "Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." (Peyami Safa)
- "On beş lira borç aldıktan sonra eve döndüm." (Halide Edip Adıvar)
- "Altlarında şilte, dolaplarında eşya kalmadı ama kimseye de borç yapmadılar." (Peyami Safa)
- "Babasından bir şey koparamadığı zaman borç ediyor, sonra ona ödetiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe
- "Vatan borcu biter bitmez ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
-
[isim]
Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey
- ÖVEÇ
-
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- "Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İki üç yaşındaki erkek koyun
- PANÇ
- ...
- SMAÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)
-
Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme
-
[isim]
Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe yere vurma, küt (II)
- GENÇ
-
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- "Genç kızı bir gece pencerede görmüştü." (Haldun Taner)
-
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
- "Genç ağaç. Genç at."
-
Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç
-
Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy
-
Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan
- "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- FEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan kalabalığı
-
[isim]
İnsan kalabalığı
- GÖNÇ
-
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
-
[sıfat]
Zengin, varlıklı
- HARÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan para, masraf
-
Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
- "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
-
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
-
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
- "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
-
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
- "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
-
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
-
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
-
[isim]
Harcanan para, masraf
- DERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alma, toplama
-
Kaydetme
-
[isim]
Alma, toplama