Sonunda ç olan 4 harfli 45 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KONÇ
-
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- "Çorap koncu. Çizme koncu."
-
[isim]
Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm
- EVİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir çeşit birleşik makam, evç
- HINÇ
-
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
- "Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz
- MURÇ
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Betonu kırmakta veya betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet
-
[isim]
Betonu kırmakta veya betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet
- AKAÇ
-
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
-
Kanal, ark, su yolu
-
Yer altı su oluğu
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
- FEVÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan kalabalığı
-
[isim]
İnsan kalabalığı
- İNEÇ
-
-
[isim]
Tekne, yukaç karşıtı
-
[isim]
Tekne, yukaç karşıtı
- ALIÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Akdiken
- "Sık pırnallıklar, erguvan, defne, alıç kümeleri yer yer yolu boğuyor." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın mayhoş yemişi
-
[isim]
Akdiken
- HARÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Harcanan para, masraf
-
Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
- "Tapu harcı. Mahkeme harcı."
-
Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
-
Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
- "Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz." (Orhan Veli Kanık)
-
Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
- "Bu yemeğin harcı pek iyi değil."
-
Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
-
Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
-
[isim]
Harcanan para, masraf
- DERÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alma, toplama
-
Kaydetme
-
[isim]
Alma, toplama
- VİNÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
- KIRÇ
-
-
[isim]
Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası
-
[isim]
Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası
- EMEÇ
-
-
[isim]
Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı
-
[isim]
Su ve kara yosunlarının, kökü andıran tutunma organı
- TUNÇ
-
-
[isim]
Koyu kızıl renkte olan, bakır, çinko ve kalay alaşımı, bronz
- "Başında kalpak tunçtan bir miğfer gibi duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Bu alaşımdan yapılmış olan
-
[isim]
Koyu kızıl renkte olan, bakır, çinko ve kalay alaşımı, bronz
- GENÇ
-
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- "Genç kızı bir gece pencerede görmüştü." (Haldun Taner)
-
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
- "Genç ağaç. Genç at."
-
Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç
-
Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy
-
Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan
- "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- PUNÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
-
[isim]
Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve bu içkinin buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen içki
- ORUÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- "Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür!" (Necati Cumalı)
- "Akşam Rabia ile beraber oruç bozuyor, iftar ediyoruz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bütün sene cumadan gayri günlerde oruç tutarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma
- "Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma
- İLİÇ
- ...
- HURÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
-
Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta
-
[isim]
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
- SKEÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genellikle radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış, genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun
-
[isim]
Genellikle radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış, genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun