Başında ç olan 8 harfli 349 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEKİNGEN
-
-
[sıfat]
Her şeyden çekinen, ürkek, sıkılgan, tutuk (kimse), muhteriz
- "Korkak mı diyeyim, çekingen mi diyeyim, bir tuhaf olmuşlar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Birdenbire kadına karşı soğuk, çekingen davranmayı da onuruma yediremiyorum." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Her şeyden çekinen, ürkek, sıkılgan, tutuk (kimse), muhteriz
- ÇİRKEFÇE
-
-
[sıfat]
Çirkefe yakışır
-
[zarf]
Çirkefe yakışır bir biçimde
-
[sıfat]
Çirkefe yakışır
- ÇITLATIŞ
-
-
[isim]
Çıtlatma işi veya biçimi
-
[isim]
Çıtlatma işi veya biçimi
- ÇIRPILMA
-
-
[isim]
Çırpılmak işi
-
[isim]
Çırpılmak işi
- ÇIRPINMA
-
-
[isim]
Çırpınmak işi
-
[isim]
Çırpınmak işi
- ÇÖĞÜNMEK
-
-
[nsz]
Bir yanı inerken öbür yanı kalkmak
-
[nsz]
Bir yanı inerken öbür yanı kalkmak
- ÇAMURCUK
-
-
[isim]
Sazangillerden, sazandan küçük, eti tatsız bir göl ve bataklık balığı (Chrondrostoma nasus)
-
[isim]
Sazangillerden, sazandan küçük, eti tatsız bir göl ve bataklık balığı (Chrondrostoma nasus)
- ÇARPITIŞ
-
-
[isim]
Çarpıtma işi veya biçimi
-
[isim]
Çarpıtma işi veya biçimi
- ÇIĞIRTMA
-
-
[isim]
Çığırtmak işi
-
Basit, küçük, nefesli bir çalgı
- "Bu lakırtıların arasında çığırtma gibi ince çocuk sesi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Çığırtmak işi
- ÇIKRALIK
-
-
[isim]
Çıkra ile örtülü yer
-
[isim]
Çıkra ile örtülü yer
- ÇITLATMA
-
-
[isim]
Çıtlatmak işi
-
Antep fıstığının kabuğunu aralama
-
[isim]
Çıtlatmak işi
- ÇALARMAK
-
-
[nsz]
Ekinler veya meyveler olmaya, olgunlaşmaya yüz tutmak
-
[nsz]
Ekinler veya meyveler olmaya, olgunlaşmaya yüz tutmak
- ÇEVİRMEN
-
-
[isim]
Bir yazıyı veya konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse, çevirici, dilmaç, tercüman, mütercim
- "Çevirmen güncel çalışmaları nedeniyle bu romandan sık sık uzaklaşmak durumunda kalıyordu." (Selim İleri)
-
[isim]
Bir yazıyı veya konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse, çevirici, dilmaç, tercüman, mütercim
- ÇAMURCUN
-
-
[isim]
Anadolu ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir tür ördek
-
[isim]
Anadolu ve Kuzey Afrika'da yaşayan bir tür ördek
- ÇİLİNGİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Anahtarcı
-
[isim]
Anahtarcı
- ÇAKIŞMAK
-
-
Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak
-
[nsz]
Aynı zaman dilimine denk gelmek
- "İki sınıfın dersleri çakıştı."
-
[nsz]
Söz yarışı etmek
- "Saz şairleri çakışıyor."
-
Doğru, açı, yüzey vb. geometrik biçimler üst üste konulduklarında birbirini bütünüyle örterek eşit olmak
-
Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak
- ÇEVİRMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin yönünü değiştirmek
- "Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Öteki yüzünü görünür duruma getirmek
- "Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Döndürerek hareket ettirmek
- "Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yönetmek, idare etmek
- "Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor." (Haldun Taner)
-
Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek
- "Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü."
-
Geri göndermek
- "Kendisine yollanan parayı çevirmiş."
-
Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek
-
Çevrilemek, tevil etmek
- "Sözü işine geldiği gibi çevirdi."
-
[-den]
Çeviri yapmak
- "Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak
- "Bağı duvarla çevirmek."
-
[-i]
Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek
- "Evlerini otele çevirdiler."
-
[-den]
Bir durumdan başka duruma geçmek
-
[nsz]
Kâğıt oyunu oynamak
-
[nsz]
Hile, dolap, dalavere vb. dürüst olmayan davranışlar ortaya koymak
- "Bendenize şikâyetlerin yapılmaması, iş çevirmek isteyenlerin muvaffak olamayacaklarını bilmeleri neticesidir." (Atatürk)
-
[-i]
Kötü bir duruma getirmek
- "Adamı maskaraya çevirmek."
-
[-i]
Bir şeyin yönünü değiştirmek
- ÇIĞRILMA
- ...
- ÇELEBİCE
-
-
[sıfat]
Çelebiye yakışır, çelebi gibi
-
[zarf]
Çelebiye yakışır biçimde
-
[sıfat]
Çelebiye yakışır, çelebi gibi
- ÇABALAMA
-
-
[isim]
Çabalamak işi
-
[isim]
Çabalamak işi