Başında ç olan 6 harfli 198 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAĞRIM
-
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- "İki çağrım ötede bir pınar var."
-
[isim]
Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık
- ÇALGIÇ
-
-
[isim]
Mızrap
-
Bahçe süpürgesi, çalkı
-
[isim]
Mızrap
- ÇIVMAK
-
-
[nsz]
Atlamak, sıçramak, zıplamak
-
Hızla giden bir şey bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek
- "Kurşun da taşa değmiş sonra taştan çıvmış, Dursun Hacı'ya değmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Atlamak, sıçramak, zıplamak
- ÇİMÇİM
- ...
- ÇİĞNEM
-
-
Çiğnemlik
-
Çiğnemlik
- ÇAĞNAK
-
-
[isim]
Amniyon sıvısı
-
[isim]
Amniyon sıvısı
- ÇÖRTEN
-
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
-
[isim]
Dam çevresindeki yağmur sularını oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarlarından dışarı doğru uzanmış ağaç oluk
- ÇİĞDEM
-
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
- ÇÜRÜME
-
-
[isim]
Çürümek işi
-
[isim]
Çürümek işi
- ÇELMEK
-
-
[-i]
Ayak uzatarak birisini düşürmek
-
Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek
- "En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasında en olmayacak golleri yerdi." (Haldun Taner)
-
Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak
-
Bir şeyin kenarını verev veya çapraz kesmek, çalmak
-
Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak
-
Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak
- "Gönlümü çelen bir söz söyle."
-
Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek
- "Bu sözünüz deminkini çeliyor."
-
[-i]
Ayak uzatarak birisini düşürmek
- ÇAPULA
-
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı
-
[isim]
Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvrık ayakkabı
- ÇİFTÇİ
-
-
[isim]
Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse, rençper
- "Köylülerimizin çoğu çiftçidir."
-
[isim]
Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse, rençper
- ÇARŞAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yatağın üstüne serilen veya yorgan kaplanan bez örtü
- "Yatağında oturdu, alnında toplanan ter damlalarını çarşafının ucuyla sildi." (Halide Edip Adıvar)
- "Çarşaf kadar bir kâğıda künyemi yazmışlar." (Refik Halit Karay)
-
Kadınların kullandığı ve baştan örtülen, pelerinli, eteklikli sokak giysisi
- "Çabucak yatak odasına koştu, çarşafını giydi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yatağın üstüne serilen veya yorgan kaplanan bez örtü
- ÇEKYAT
-
-
[isim]
Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe
- "Ben holde çekyatın üzerinde yatmaya başladım." (Ayşe Kulin)
-
[isim]
Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe
- ÇAVDAR
-
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
-
Bu bitkinin esmer ve uzun tanesi
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
- ÇİNGİL
- ...
- ÇERKEZ
- ...
- ÇAPRAK
-
-
[isim]
Eyer örtüsü, şaprak
-
[isim]
Eyer örtüsü, şaprak
- ÇALMAK
-
-
[-i]
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
- "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir." (Memduh Şevket Esendal)
-
Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
- "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
- "Fevkalade zekidir; iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Ses çıkarmak, ses vermek
- "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Atmak, çarpmak, vurmak
-
Yoğurt yapmak için sütü mayalamak, katıp karıştırmak
- "Ana, inek sağar; yoğurt çalar, yayık vurur." (Tarık Buğra)
-
Üzerine sürmek
- "Ekmeğin üzerine yağ çaldı."
-
[-i]
Bozmak, zarar vermek
-
[-i]
Kumaşın bir parçasını kesmek
-
Madeni oymak, kalemle işlemek
-
[-e]
Benzemek, andırmak
- "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
-
[-i]
Süpürmek, temizlemek
- "Tozu çalmak."
-
[-i]
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
- ÇİZİCİ
-
-
[isim]
Tarlada haşhaş kozalaklarını afyon almak için çizen kimse
-
[isim]
Tarlada haşhaş kozalaklarını afyon almak için çizen kimse