Başında ç olan 4 harfli 36 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
- "Sonra aklına daha emin bir çare gelmiş gibi ters yüzü geri döndü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.." (Mahmut Yesari)
-
Tedavi yolu, deva
-
[isim]
Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
- ÇİLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- "Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır." (Refik Halit Karay)
- "Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi." (Seyrani)
- "Yirmi beş senedir Beykoz'daki o tekke gibi evde çile dolduruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- ÇİFT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler)
- "Harmanı biz dövelim, öküzleri biz çifte koşalım, tarlayı biz sürelim, siz yukarıda aşık atın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş
- "Kocası İtalyan, karısı Sırbistanlı olan bu çift ile araları pek iyi idi, ailece de görüşüyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Toprağı sürmek için birlikte koşulan iki hayvan
-
[isim]
Küçük maşa veya cımbız
- "Kuyumcu çifti. Saatçi çifti."
-
[sıfat]
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler)
- ÇEÇE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina)
-
[isim]
İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina)
- ÇITA
-
-
[isim]
Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta
-
[isim]
Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta
- ÇAPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tarlalarda toprağı işlemek için kullanılan ağaç veya demir saplı kazı aracı
- "İleride iki büklüm eğilmiş, elindeki çapayla tarhlarda çalışan bahçıvan, otomobilin gelişini görünce ağır ağır doğruldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Çapalama işi
-
[isim]
Tarlalarda toprağı işlemek için kullanılan ağaç veya demir saplı kazı aracı
- ÇEKİ
-
-
[isim]
Tartı
-
225,978 kg olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan ağırlık ölçü birimi
-
Üzüntü, sıkıntı
-
Kadınların başlarına bağladıkları örtü
-
[isim]
Tartı
- ÇEŞM
- ...
- ÇATI
-
-
[isim]
Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü
- "Sık ağaçlar arasında yalnız üst katının çatısı görünen kırmızı aşı boyalı bir eski eve doğru yürüyorlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü
-
Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer
-
İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu
-
Barınılan, sığınılan yer
-
Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik
-
Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi
-
Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu
- "Halit Ziya Uşaklıgil'in, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun, Reşat Nuri Güntekin'in romanlarındaki sağlam çatıyı onunkilerde bulamazdınız." (Haldun Taner)
-
Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı
-
[isim]
Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü
- ÇİZİ
-
-
[isim]
Çizgi
-
Saban demirinin toprakta bıraktığı iz
-
Tutum, davranış
-
[isim]
Çizgi
- ÇIĞA
-
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
- ÇALI
-
-
[isim]
Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki
-
[isim]
Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki
- ÇİTİ
-
-
[isim]
Çitme işi
-
[isim]
Çitme işi
- ÇUHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- "Yüzü al çuha gibi kızarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- ÇİTA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan
-
[isim]
Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan
- ÇOĞU
-
-
[zamir]
Bir şeyin büyük bölümü
- "Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İkinci defa düğünümüzden bahsettim: -Biraz daha sabret Sara dedi. Çoğu gitti azı kaldı." (Aka Gündüz)
-
Çok kimse
- "Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[zamir]
Bir şeyin büyük bölümü
- ÇİNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- "Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[sıfat]
Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılmış olan
- "Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- ÇAĞA
-
-
[isim]
Çocuk, bebek
-
[isim]
Çocuk, bebek
- ÇABA
-
-
[isim]
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor
- "Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur." (Falih Rıfkı Atay)
- "Onu kurtarabilmek için olmayacak şeylere saldırmak derecesinde bir çaba gösteriyorsunuz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Tehlikeyi anlamış olacak ki seçimlerde oylarını dağıtmamaya çaba harcıyordu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor
- ÇİSE
-
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti