Başında ç olan 3 harfli 35 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAY
-
-
[isim]
Çaygillerden, nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (Thea chinensis)
-
Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı
-
Bu yaprağın demlenmesiyle elde edilen güzel kokulu ve sarımtırak kırmızı renkli içecek
- "O esnada bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çeşitli bitkilerin yaprak veya çiçeklerinin demlenmesiyle elde edilen bir tür içecek
-
Konukların içecek ve börek, pasta vb. yiyeceklerle ağırlandığı toplantı
- "Sana bir şey söyleyeyim mi, artık çay davetlerinden bıktım." (Peyami Safa)
-
Müzikli toplantı
- "Gittiği zengin arkadaşlarının çayından allak bullak gelir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çaygillerden, nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (Thea chinensis)
- ÇÜŞ
-
-
[ünlem]
Yürüyen eşeği durdurmak için söylenen söz
-
Yakışıksız bir davranış karşısında söylenen kaba bir söz
-
[ünlem]
Yürüyen eşeği durdurmak için söylenen söz
- ÇIĞ
-
-
[isim]
Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi
-
Bölme veya paravana
-
[isim]
Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi
- ÇUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma
- "Geceleri Ali, bir çula bürünerek yatıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Muharrem, çulu epey düzmüş vaziyetteydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kıldan veya yünden yapılmış hayvan örtüsü
- "Ata çul örtmek."
- "Aranızdan ayrılalı bir ay var mı? Belki yok bile. Çulu derhâl düzelttim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Giyim, giysi
-
[isim]
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma
- ÇAT
-
-
[isim]
Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
- "Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses
- ÇOR
-
-
[isim]
Hastalık
-
Sığır vebası
-
[isim]
Hastalık
- ÇAL
-
-
[isim]
Taşlık yer, çıplak tepe
-
[isim]
Taşlık yer, çıplak tepe
- ÇAM
-
-
[isim]
Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus)
- "Bu hoppa oğlan, karısına ne diller dökecek, ne potlar kıracak, ne çamlar devirecekti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus)
- ÇÖL
-
-
[isim]
Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
- "Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
- ÇIP
- ...
- ÇEÇ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tahıl yığını
-
Tahıl elenen kalbur
-
[isim]
Tahıl yığını
- ÇİŞ
-
-
[isim]
Çocuk dilinde sidik
-
[isim]
Çocuk dilinde sidik
- ÇİY
-
-
[isim]
Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, şebnem
- "Çimenlerin üzerindeki çiylerde güneşten düşmüş parlak elmas damlalarını ayaklarıyla ezdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, şebnem
- ÇİN
- ...
- ÇİS
-
-
[isim]
Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
- "Çis, hekimlikte müshil olarak kullanılır."
-
[isim]
Bazı bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli öz su, kudret helvası
- ÇAV
-
-
[isim]
Ses, ün, haber
-
[isim]
Ses, ün, haber
- ÇİĞ
-
-
[sıfat]
Pişmemiş veya az pişmiş
- "Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Onun o sözü pek çiğ kaçtı."
-
Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık)
- "Koca Mustafapaşa'daki berber Selim'in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı." (Refik Halit Karay)
-
Yersiz ve yakışıksız
- "Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan (kimse)
- "Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Pişmemiş veya az pişmiş
- ÇÖZ
-
-
[isim]
Bumbar, bağırsak
-
Bumbarın yağı
-
[isim]
Bumbar, bağırsak
- ÇOK
-
-
[sıfat]
Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
- "Bana matematik çok kolay geldi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Mehmetçiğimiz ayrıca anıtlara layıktır. Onun köylere kadar anıtlaştırılmasını çok görmem." (Peyami Safa)
- "Sonra, çok şükür biz de bu dünyada bir şeyler gördük, diyerek rahat rahat ölür." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[zarf]
Aşırı bir biçimde
- "Ben annemi çok severim."
-
[sıfat]
Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
- ÇÖP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası
- "Köşk o kadar sessizdi ki yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi." (Peyami Safa)
- "Dairedeki levazım müdürü çöp atlamazın biridir, diyorlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi
-
[isim]
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası