Sonunda zel olan 18 kelime var. ZEL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde zel olan kelimeler listesine ya da başında zel olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GELİŞİGÜZEL
BİYODİZEL
GÜPGÜZEL, MATMAZEL, MÜPTEZEL
ŞNİTZEL
GENZEL
DİZEL, ERZEL, GAZEL, GÜZEL, HEZEL, SÖZEL, TÖZEL, TÜZEL
AZEL, EZEL, ÖZEL
E L Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE, ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GELİŞİGÜZEL
-
-
[sıfat]
Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin
-
Üstünkörü
- "Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin
- BİYODİZEL
-
-
[isim]
Kolza, ayçiçeği, soya gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizatör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir ürün
-
[isim]
Kolza, ayçiçeği, soya gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizatör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir ürün
- MÜPTEZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygınlığını yitirmiş
-
Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz
-
[sıfat]
Saygınlığını yitirmiş
- GÜPGÜZEL
-
-
[sıfat]
Çok güzel
- "Âlemin güpgüzel kızını hiç bırakırlar mı sana?" (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Çok güzel
- MATMAZEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Türkçede evlenmemiş Hristiyan kızlar için "bayan" sözü yerine kullanılan bir söz
- "Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Türkçede evlenmemiş Hristiyan kızlar için "bayan" sözü yerine kullanılan bir söz
- ŞNİTZEL
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Tavuk etinden yapılan bir tür yemek
-
[isim]
Tavuk etinden yapılan bir tür yemek
- GENZEL
-
-
[sıfat]
Genizsil
-
[sıfat]
Genizsil
- TÜZEL
-
-
[sıfat]
Hukukla ilgili, hukuki, hukuksal
-
Hükümle ilgili, hükmi
-
[sıfat]
Hukukla ilgili, hukuki, hukuksal
- GAZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimi
- "O mecmuadaki gazelleri yüksek sesle okurken eski şiir lehçemizdeki beliğ ve rindane edaların zevkine varıyorum." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Karagözcünün makamlar arası dolaşması, şarkı ve gazel okuması lazımdı." (Samiha Ayverdi)
- "Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu." (Haldun Taner)
-
Klasik Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sazlardan birinin eşliğinde söylenen, söyleyenin ses gücünü göstermesine de olanak veren müzik eseri
- "Yanımızdaki vagonda bir gazel başladı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimi
- HEZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şaka, alay, mizah
-
Bir şiiri veya şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme
-
[isim]
Şaka, alay, mizah
- SÖZEL
-
-
[sıfat]
Sözle ilgili, söze dayanan
-
Sosyal konuları kapsayan (sınav)
-
[sıfat]
Sözle ilgili, söze dayanan
- DİZEL
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen mazotla çalışan motor
-
[isim]
Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen mazotla çalışan motor
- TÖZEL
-
-
[sıfat]
Tözle ilgili
-
[sıfat]
Tözle ilgili
- ERZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Pek rezil
-
Alçak, soysuz
-
[sıfat]
Pek rezil
- GÜZEL
-
-
[sıfat]
Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı
- "Güzel kız. Güzel çiçek."
- "Yalının en güzel odası bizimdi."
- "Güzel ne güzel olmuşsun / Görülmeyi görülmeyi." (Karacaoğlan)
- "Yüzüne bakmazmış o güzelim ağır eşyanın." (Peyami Safa)
-
İyi, hoş
- "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" (Çetin Altan)
-
Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran
- "Güzel bir fırsat."
-
Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran
- "Güzel duygular. Güzel hareketler."
-
Görgü kurallarına uygun olan
-
Sakin, hoş (hava)
- "Güzel bir gece."
-
Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı
- "Güzel vaatler."
-
Pek iyi, doğru
- "Güzel güzel amma!"
-
[isim]
Güzel kız veya kadın
-
[isim]
Güzellik kraliçesi
-
[zarf]
Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde
- "Güzel konuştu."
-
[sıfat]
Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı
- ÖZEL
-
-
[sıfat]
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
-
Bir kişiyi ilgilendiren, hususi, zatî
- "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta." (Necati Cumalı)
-
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
-
Dikkate değer
- "Özel bir ilgi gösterdi."
-
Ayırt edici bir niteliği olan
-
Her zaman görülenden, olağandan farklı
- "Özel durumları da göz önüne alalım."
-
[sıfat]
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
- AZEL
- ...
- EZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
- "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik