Başında z olan 6 harfli 84 kelime var. Z harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında z bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZİMMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstünde olan şey
-
Kurum ve kuruluşlarda çalışanlara veya para işleri ile uğraşan görevliye imza karşılığı teslim edilen para veya eşya
-
Bir kimsenin yasal olmayan yollardan üzerine geçirip ödemeye zorunlu olduğu para
-
Bir ticaret kuruluşunun borçlarının tümü
-
[isim]
Üstünde olan şey
- ZAKKUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık, ağı ağacı, ağı çiçeği (Nerium oleander)
-
[isim]
Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık, ağı ağacı, ağı çiçeği (Nerium oleander)
- ZUHURİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Orta oyununda taklitçi
-
[isim]
Orta oyununda taklitçi
- ZÜĞÜRT
-
-
[sıfat]
Parasız, yoksul, meteliksiz olan (kimse)
-
[sıfat]
Parasız, yoksul, meteliksiz olan (kimse)
- ZELBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Büyük yük üzerine konulan küçük yük
-
[isim]
Büyük yük üzerine konulan küçük yük
- ZİKZAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Art arda birdenbire ters yöne açılar yapan kırık çizgi
-
Sık sık değişen görüş, düşünce veya davranış, istikrarsızlık
- "Yurdumuzun daha çok zikzaklar ülkesi olduğuna artık iyice alıştık." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Karşılıklı
- "Boğaziçi köylerinde oturanların birbirleriyle buluşmaları için zikzak vapurlar işlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Art arda birdenbire ters yöne açılar yapan kırık çizgi
- ZAHİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl, aşlık
- "Zihnini, cerre çıktığı vakit toplayacağı paradan, biriktireceği zahireden başka hiçbir fikir işgal edemezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl, aşlık
- ZAMSIZ
-
-
[sıfat]
Fiyatı arttırılmamış
-
[sıfat]
Fiyatı arttırılmamış
- ZEMZEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kâbe yakınında bulunan bir kuyu
-
Bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu, zemzem suyu
- "Yavrum, hakkını helal et, ağzıma zemzem getir!" (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Kâbe yakınında bulunan bir kuyu
- ZEKİCE
-
-
[zarf]
Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde
- "Ona göre, Habil'in Kabil'i öldürmesinde zekice bir yan aranmamalıdır." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde
- ZAFRAN
-
-
[isim]
Safran
-
[isim]
Safran
- ZİNCİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ
-
Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi
- "Otomobillerin bitmez tükenmez zinciri üzerinden geçiyor." (Atilla İlhan)
- "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Taşıtların kar veya buzda kaymaması için tekerleklerine takılan alet
-
Altın veya gümüşten yapılmış takı
-
Hükümlülerin eline, ayağına vurulan demir bağ
-
[isim]
Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ
- ZERRİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Altından yapılmış
-
[isim]
Fulya
-
[isim]
Altın rengi, sarı
-
Bu renkte olan
-
[sıfat]
Altından yapılmış
- ZEVALİ
- ...
- ZARFÇI
-
-
[isim]
Tenha bir yolda yere zarf bırakan, sonra da zarfı bulup alan kimseyi suçlayarak ve onun üstünü başını zorla arayarak zarf içindeki parayı ve o arada el çabukluğuyla diğer değerli şeyleri de alan hırsız, papelci
-
Sokaklarda iskambil kâğıtlarıyla halkı dolandıran bir tür dolandırıcı, papelci
-
[isim]
Tenha bir yolda yere zarf bırakan, sonra da zarfı bulup alan kimseyi suçlayarak ve onun üstünü başını zorla arayarak zarf içindeki parayı ve o arada el çabukluğuyla diğer değerli şeyleri de alan hırsız, papelci
- ZAVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köşe
- "Dipteki zaviyeden içeriye doğru veranda şeklinde bir girinti yapıp salonun cumba köşesine dayanır." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Küçük tekke
-
Anlayış, görüş, bakış açısı
- "Herkes etrafındakilere hususi bir zaviyeden, sırf kendi görüşüyle bakıyor." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Açı
-
[isim]
Köşe
- ZEAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tımar
-
[isim]
Tımar
- ZEYTİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zeytingillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, 10-20 m yüksekliğinde, dalları dikensiz, yaprakları karşılıklı, küçük ve gümüş renginde, uzun ömürlü bir ağaç (Olea europaea)
-
Bu ağacın tazeyken yeşil, sonradan kararan, yüksek besin değeri taşıyan yağlı meyvesi
-
[sıfat]
Bu ağaçtan yapılmış, bu ağaçla kaplanmış
- "Zeytin baston."
-
[isim]
Zeytingillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, 10-20 m yüksekliğinde, dalları dikensiz, yaprakları karşılıklı, küçük ve gümüş renginde, uzun ömürlü bir ağaç (Olea europaea)
- ZORLUK
-
-
[isim]
Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük
- "Seyfi, zorluk karşısında kalırsa birini yakalayıp silah atmadan buraya dönecek." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük
- ZECREN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yasaklayarak
-
Zorla
-
Eziyet ederek
-
[zarf]
Yasaklayarak