Başında z olan 3 harfli 19 kelime var. Z harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde z harfi olan kelimeler listesine ya da sonu z harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında z bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZAĞ
-
-
[isim]
Kılağı
-
[isim]
Kılağı
- ZOR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
- "Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ama, sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana." (Kemal Tahir)
- "Bizim anlayacağımız, bu memleketin iki tek zoru var. Biri okul, öteki de yol." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum." (Necati Cumalı)
-
Yüküm, mecburiyet
- "Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu." (Necati Cumalı)
-
Baskı
- "Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı
- "Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Güçlükle, zorla
- "El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı." (Haldun Taner)
-
[ünlem]
"Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
- ZİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alt
-
Aşağı
-
[isim]
Alt
- ZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kimse, kişi
- "Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." (Ahmet Haşim)
-
Kendi, öz
- "Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Kimse, kişi
- ZEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi
-
[isim]
Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi
- ZOM
-
-
[sıfat]
Olgun (kimse)
-
Çok sarhoş
-
[sıfat]
Olgun (kimse)
- ZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sanı
- "Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Âdeta elimi uzatsam dokunabilirim zannına düşmüştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sanı
- ZÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alçalma, düşkünlük
-
Ayıplanacak şey
-
[isim]
Alçalma, düşkünlük
- ZUM
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Optik kaydırma
-
[isim]
Optik kaydırma
- ZAR
-
-
[isim]
İnce perde veya örtü
-
İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper
-
Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper
- "Çekirdek zarı. Hücre zarı."
-
[isim]
İnce perde veya örtü
- ZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin fiyatını artırma, bir fiyat üstüne yeni bir fiyat katma, bindirim
- "Ekmek iki ayda üç defa zam gördü."
-
[isim]
Bir şeyin fiyatını artırma, bir fiyat üstüne yeni bir fiyat katma, bindirim
- ZER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altın
-
[isim]
Altın
- ZİL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç
- "Birini buldu, ne güzel oldu diye zil takıp oynayacak mıydım?" (Ahmet Ümit)
- "... ayakta kendilerine çekidüzen veren iki taze zillerini vuruyordu." (Refik Halit Karay)
-
Birbirine çarparak ses çıkartmak için parmaklara veya tefin kasnağındaki deliklere takılan yuvarlak, metal nesne
- "Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile her sineden ole." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç
- ZAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kükürtle demir bileşimlerinden biri
-
[isim]
Kükürtle demir bileşimlerinden biri
- ZIP
-
-
[isim]
Zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketi veya çıkardığı ses
-
[isim]
Zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketi veya çıkardığı ses
- ZIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karşıt, ters
- "... devam ediyor, birbirine zıt birçok şeyler söylüyordu." (Ömer Seyfettin)
- "... ahlakını az çok bilirim, onunla zıt gitmeye gelmez." (Ahmet Haşim)
- "Niçin babanın zıddına basıyorsun evladım, seni hiç incitmemiş bir baba, bir gün bir fiske vurmadı, bir dediğin iki olmuyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Yalnız akrep kuyruğu gibi bükülmüş pomatlı ibrişim bıyıklar zıddıma gidiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Karşıt, ters
- ZEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kadın
-
[isim]
Kadın
- ZON
- ...
- ZIH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan
- "Pantolon zıhı."
-
Marangoz işlerinde ince kenar pervazı
-
Sayfa çevresine çekilen çizgi
-
[isim]
Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan