Başında yü olan 8 harfli 43 kelime var. Yü ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yü olan kelimeler listesine ya da sonu yü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında yü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YÜKLEYİŞ
-
-
[isim]
Yükleme işi veya biçimi
-
[isim]
Yükleme işi veya biçimi
- YÜREKTEN
-
-
Temiz duygularla, saygı ile, içten, içtenlikle
- "İlk zamanlarda olduğu gibi şöyle içten ve yürekten konuştukları bir anları olmuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Temiz duygularla, saygı ile, içten, içtenlikle
- YÜCELTME
-
-
[isim]
Yüceltmek işi, yükseltme
-
[isim]
Yüceltmek işi, yükseltme
- YÜZBEYÜZ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Yüz yüze
-
[zarf]
Yüz yüze
- YÜZÜNDEN
-
-
[zarf]
Nedeniyle
- "O da çocuklar yüzünden alışmış, onlar yüzünden daha uygun görmüş, karısına anne derdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Nedeniyle
- YÜKLENİŞ
- ...
- YÜKLENME
-
-
[isim]
Yüklenme işi
-
[isim]
Yüklenme işi
- YÜZDÜRME
-
-
[isim]
Yüzdürmek işi
-
[isim]
Yüzdürmek işi
- YÜZERLİK
-
-
[sıfat]
Yüz tanesi bir arada olan
- "Yüzerlik yumurta sandığı."
-
[sıfat]
Yüz tanesi bir arada olan
- YÜKSELME
-
-
[isim]
Yükselmek işi, itila
-
Terfi
- "... askerî hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir." (Anayasa)
-
Suların kabararak yüzeyinin yükseğe çıkması
-
Yer kabuğunun yerin düşey salınımından ileri gelen hareketi
-
[isim]
Yükselmek işi, itila
- YÜZEYSEL
-
-
[sıfat]
Yüzey ile ilgili, sathi
-
Derine inmeyen, gelişigüzel, ayrıntılı olmayan, sathi
-
[sıfat]
Yüzey ile ilgili, sathi
- YÜZLETME
- ...
- YÜZLERCE
-
-
[sıfat]
Pek çok, çok sayıda
-
[sıfat]
Pek çok, çok sayıda
- YÜRÜTMEK
-
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
-
Gerektiği gibi yapmak, uygulamak
- "İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar."
-
Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak
-
[nsz]
Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek
- "Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek."
-
İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
- "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." (Haldun Taner)
-
Habersiz olarak almak, çalmak
- "Bizim kalemi yürütmüşler."
-
[-i]
Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
- YÜKLEMEK
-
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
-
Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak
-
Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak
- "Çocuğun bakımını ona yüklediler."
-
Bir suçu birinin üstüne atmak
- "Ne yapalım, elimizden geleni yaptık ama olmadı der, kabahati kör talihe yükler geçersin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir cisme elektrik gücü vermek
- "Fazla elektrik yüklemek akünün bozulmasına yol açar."
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- YÜCELTİŞ
- ...
- YÜKLETME
-
-
[isim]
Yükletmek işi
-
[isim]
Yükletmek işi
- YÜRÜKLÜK
-
-
[isim]
Yürük olma durumu
-
[isim]
Yürük olma durumu
- YÜRÜNMEK
-
-
[nsz]
Yürüme işi yapılmak
- "Çamurun içinde yürünmez."
-
[nsz]
Yürüme işi yapılmak
- YÜKLÜLÜK
-
-
[isim]
Yüklü olma durumu
-
Ağırlık, gerginlik
- "Odanın havasında acayip bir durgunluk, bir yüklülük vardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yüklü olma durumu