Başında yü olan 7 harfli 33 kelime var. Yü ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yü olan kelimeler listesine ya da sonu yü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında yü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YÜKLÜCE
-
-
[zarf]
Yüklü olarak
- "Yüklüce gelenler ansızın kaçamazlar, borçlarına mukabil eşyaları alıkonulabilir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Yüklü olarak
- YÜRÜYÜŞ
-
-
[isim]
Yürüme işi veya biçimi
- "Toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkını kullanmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanununda gösterilir." (Anayasa)
- "Bir gün Küplüce arkalarında uzun bir yürüyüş yapmış." (Haldun Taner)
- "Askerler yürüyüşe geçti."
-
Spor amacıyla yapılan yürüme
- "Her sabah bir saat yürüyüş yaparım."
-
Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme
- "Gösteri yürüyüşü."
-
Birliklerin bir yerden başka bir yere gitmesi
-
[isim]
Yürüme işi veya biçimi
- YÜRÜTME
-
-
[isim]
Yürütmek işi
-
Kanunları uygulama işi, icra
- "Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır." (Anayasa)
-
Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi
-
[isim]
Yürütmek işi
- YÜRÜTÜM
-
-
[isim]
Yürütme işi
-
Bir kararı, bir yargıyı yerine getirme, uygulama, infaz
- "Yasanın yürütümü. Bu yargının yürütümü."
-
[isim]
Yürütme işi
- YÜREĞİR
- ...
- YÜRÜNME
-
-
[isim]
Yürünmek işi
-
[isim]
Yürünmek işi
- YÜCELME
-
-
[isim]
Yücelmek işi, itila
-
[isim]
Yücelmek işi, itila
- YÜCELİŞ
-
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi
- YÜKÜMLÜ
-
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere vergi ödemekle yükümlüdür." (Anayasa)
-
[sıfat]
Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef
- YÜZÜNCÜ
-
-
[sıfat]
Yüz sayısının sıra sıfatı, sırada doksan dokuzuncudan sonra gelen
-
[sıfat]
Yüz sayısının sıra sıfatı, sırada doksan dokuzuncudan sonra gelen
- YÜRÜMEK
-
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek
- "Buz dağları güneye yürümüş."
-
Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek
- "Çocuk erken yürüdü."
-
Yayan gezmek, yayan gitmek
- "Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti." (Ömer Seyfettin)
-
Yol almak
- "Biraz yürüyelim, geç kaldık."
-
[-e]
Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak
- "Dallara su yürümek."
-
[-e]
Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek
- "Asker kaleye yürüdü."
-
Faiz, hesap edilmek, işlemek
- "Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?"
-
Geçmek, ilerlemek, değişmek
- "Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işte ileri gitmek
-
Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek
- "Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz demiştim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Ölmek
- "O da yürümüş."
-
[nsz]
Adım atarak ilerlemek, gitmek
- YÜCELİK
-
-
[isim]
Yüce olma durumu, ulviyet
-
[isim]
Yüce olma durumu, ulviyet
- YÜZSUYU
-
-
[isim]
Bir kimsenin onuru, haysiyeti
- "Hâlbuki Emin Efendi, feleğin çemberlerinden geçerek, kâh kuvvetlerin önünde diz çöküp yüzsuyu dökerek, kâh zayıflara çelme vurup tuzak kurarak bu mertebeye ulaşmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir kimsenin onuru, haysiyeti
- YÜPÜRME
-
-
[isim]
Yüpürmek işi
-
[isim]
Yüpürmek işi
- YÜREKLİ
-
-
[sıfat]
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretkâr
- "Fakat onlar da aralarında hiçbir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretkâr
- YÜZBAŞI
-
-
[isim]
Orduda rütbesi üsteğmenle binbaşı arasında olan subay
-
[isim]
Orduda rütbesi üsteğmenle binbaşı arasında olan subay
- YÜZEYLİ
- ...
- YÜLÜMEK
-
-
[-i]
Vücudun fazla kıllarını ustura ile almak, tıraş etmek
-
[-i]
Vücudun fazla kıllarını ustura ile almak, tıraş etmek
- YÜCELİM
-
-
[isim]
Üst geçiş
-
[isim]
Üst geçiş
- YÜRÜTEÇ
-
-
[isim]
Yeni yürümeye başlayan çocukların çabuk yürümelerini sağlayan araç, örümcek, yürüten
-
Yürüme sorunu olan kimselerin kullandığı araç, yürüten
-
[isim]
Yeni yürümeye başlayan çocukların çabuk yürümelerini sağlayan araç, örümcek, yürüten